Önce Adnan Öztürk'ün, Fanatik'ten Serdar Dinçbayır'a söylediklerini okuyun. Galatasaraylıların tüylerini diken diken edecek şeyler bunlar..
Ünal Aysal'ın apar topar seçim kararı almasının sebebi gün ışığı gibi ortaya çıkıyor. Mesele öyle Ali Dürüst, Abdürrahim Albayrak, yani Fatih Terim destekçilerini tasfiye etmek değil. O işin kamuflajıymış meğer.. Esas amaç, Adnan Öztürk'ü temizlemekmiş!..
Dikkatle okuyun lütfen..
***
"Seçim günü GSTV izlerken lisemizin bahçesinde gördüğüm bazı manzaralardan fazlasıyla rahatsız oldum. Mustafa Sarıgül, Mehmet Koçarslan, İnan Kıraç ve Ünal Aysal'ın sürekli gayet samimi resim vermeleri de beni çok üzdü. Koçarslan ile (Galatasaray Kulübü) yıllardır davalıyız ve davalı olduğumuz bir kişi ile bu kadar içli dışlı olmayı ben kaldıramam.
Beni esas çileden çıkartan nokta, Ada'nın işletmecisi Mehmet Koçarslan'ın, ocak ayında 256 üyenin aidatını toplu olarak yatırdığını duymam oldu ve bunu Sicil Kurulu Başkanı Serdar Eder'den de teyit ettim. Artık, Başkan her ne kadar tersini söylese bile, seçim hazırlıklarının ocak ayında başladığının teyididir toplu aidat ödeme... Başkan adayı olmaya hazırlandığım dönemde, Ada'nın kontratının iptal edilmesi yönünde Hayrettin Kozak ile beraber çalışmıştım ve kontrat genel kurul tarafından 2010'da iptal edilmişti. Mahkemeye giden ancak nedense bir türlü sonuçlanmayan davada, Galatasaray avukatlarının davayı sürekli uzatma yolunda çalıştığını duyunca zaten şüphelerim artmıştı.
Ünal Aysal, İnan Kıraç ve bazı yöneticiler Ada'nın bir sene daha Koçarslan'da kalmasında ısrar ederken ben buna karşı çıktım ve bazıları ile ciddi sürtüşmem oldu. Mahkeme ne kadar uzarsa uzasın, kontrat Mayıs 2014'te son bulacağı için kontratı uzatmak isteyenlerin acele etmesi doğaldı. Ada, 2006 yılından beri senelik 400 bin dolardan kira karşılığı Mehmet Koçarslan tarafından işletiliyor. Yaptırdığım resmi değerleme çalışmasından çıkan rakamın sadece restoranlar için sponsorluk- reklam hariç yıllık 3 milyon 600 bin dolar olduğunu Galatasaray'ın bu işten sadece maddi olarak çoktan 20 milyon dolar zararı olduğunun gerekli ortamlarda ısrarla söyledim ve resmi olarak yazdım, ama hiçbir şey değişmedi.
Galatasaray'ı 9 senede 20 milyon dolar zarara uğratacaksın, kulüple mahkemelik olacaksın, toplu aidat yatırıp kulüp içi politika yapacaksın, seçimlerde de şen şakrak kulüp başkanı ve Eğitim Vakfı Başkanı ile zafer kutlaması yapacaksın... Bunu benim kaldırmam mümkün değil..."
***
"Galatasaray Adası"nı "Suada" yapan o dünya çirkini utanç anıtının etrafında dönüyor bütün hikaye..
Özhan Canaydın yönetimi meteliğe kurşun atarken, Galatasaray'ın adeta simgesi Ada'yı üç otuz paraya kiralayıp, "Suada" yaptı Mehmet Koçaslan.. Galatasaray Adası adını unutturdu.
Sonra asıl rezillik başladı. Boğaz'ın ön görünüm bölgesinde balkona çamaşır ipi çivisi çakmak bile yasakken, hem de "Her görünüm bölgesinde" yaptığı kaçak ilavelerle Ada'yı on misli büyüttü.. Denizden çalarak kazandığı alanların üzerini kapayıp, "Kaçak inşaat" konusundaki pervasızlığını dünyaya gösterdi. İnsanın bakmaya utandığı, o derme çatma, o zevksiz iğrençliği ortaya çıkardı.
Peki Kadir Topbaş ne yaptı?
Hele Boğaz ön görünüm bölgesindeki izinsiz en küçük düzeltmelere bile yıkım ekipleri ve televizyon kanalları ile birlikte giden ve şov yapan Kadir Topbaş?.
Yıkım kararı aldı. Almaya mecbur olduğu için.. Koçarslan yıkmadı. Topbaş gitti mühürlerdi. Mecbur olduğu için. Koçarslan mührü kırdı. Topbaş gene mühürledi. Koçarslan gene kırdı. Topbaş mahkemeye gitti.. Bu ülkede mahkemelerin kaç sene sürdüğünü bile bile.. Suada'ya yıkım ekibi yollamadı bir türlü Topbaş, nedense.. Ortada danışıklı döğüş bir oyun vardı sanki..
Aynen Galatasaray'la olduğu gibi.. Güya davalıktı kulüp Koçarslan'la ama işte İnan Kıraç ve emir kulu Ünal Aysal'la hem de bir seçim günü böyle kol kola neşe içinde resim çektiriyorlardı.
Kıraç "Suada kalsın" diye baskı yapıyor, Aysal da her zamanki gibi "Emriniz olur" diyordu. Diyordu ama, Adnan Öztürk diye bir pürüz, Ada'yı Galatasaray'a geri almak için müthiş bir savaş veriyor ve büyük mesafe de alıyordu. Öztürk'ten derhal kurtulmak gerekiyordu. Aysal bu operasyon için Kongre kararı aldı işte.. Öztürk'ü tasfiye etti. Zaferini de kongre günü de Kıraç ve Koçarslan'la kutladı.. İnan Kıraç niye Koçaslan'ı bu kadar destekliyor bilemem. Ama Koçarslan'ın işini iyi bilen bir iş adamı olduğunu biliyorum.
Reina'daki kaçak yapılanmayı da başardı. Kaçak duvarı, dibinde yaşayan bir ailenin üzerine devrildi, insanlar öldüğü halde, Koçarslan sıyırdı.
Sonra Yargıtay'da rüşvet skandalı patlak verdi. Bir yargıç ve Koçarslan'a tutuklama kararı çıktı. Yargıcı içeri aldılar. Koçarslan tesadüfen (!) yurt dışındaydı. Yakalanmadı. Hakkındaki tutuklama kararı kalkana kadar dönmedi. Sonra tutuksuz yargılanması kararı çıktı. Döndü. Davanın sonu ne oldu kimse bilmiyor.
İnan Kıraç, Galatasaray Vakfı Başkanı.. Kulübün de perde arkasındaki başkanı o.. Ünal Uysal, Kıraç'ın sözünden çıkmıyor.
Galatasaray kulübü üyelerinin aidatlarını ödeyip Kıraç/ Aysal ekibine oy sağlayan Koçarslan, çirkinlik, rezalet anıtı Suada'dan milyonlar kazanmaya devam etmek için, vakfın önüne de "Bağış" adı altında bir yağlı kemik atmış olmalı. Yoksa, ne Kıraç'ın, ne Aysal'ın Koçarslan'ın paralarına ihtiyaçları yok..
Tüm bu ilişkileri ortaya çıkaracak kişi, öyle görülüyor ki, Adnan Öztürk.. Öztürk, yönetim dışında da savaşını sürdürmeli ve seçim günü gördüğü o çirkin fotoğrafın peşini bırakmamalı..
Kıraç/ Aysal ekürisinin Galatasaray'a milyonlarca dolarlık zarara sebep olan Mehmet Koçarslan'la bu kadar samimi olmalarının sebebini camia öğrenmeli. Fakirin gece kondusuna, tankla tüfekle giden Kadir Topbaş'ın Suada'ya defalarca vurduğu mührün kırılmasına niçin göz yumduğu da, tüm Türkiye'ye izah edilmeli ..
Galatasaray/ Koçarslan/ Belediye ilişkileri açığa çıkmalıdır..