Ülkü Giray'ı bizim kuşak çok iyi bilir..
Sevgili Zafer Celasun (Nur içinde yatsın) ile iki efsaneydi onlar..
TRT'nin spikerleriydiler. Televizyon başladığında ilk ana haber spikerleri oldular bu ülkenin..
Ayni zamanda yazar, edebiyatçı olan Ülkü'den bir not aldım.. Size aktarmadan edemiyorum.
***
Ben TRT'den ayrılırken Emeklilik İkramiyesi alamamıştım. Çünkü Ankara Radyosu'nda 1956'da Emekli Sandığı'na bağlı spiker olarak çalışmaya başlamış ve 1961'de ayrılıp yurt dışına gitmiştim. (BBC ve Amerika'nın Sesi Türkçe yayınları falan.) Döndüğümde TRT kurulmuştu ve Emekli Sandığı'na bağlanırsam, deneyimime ve meslektaşlarıma göre çok düşük ücret alacağımdan, beni SSK'ya bağlı sözleşmeli kadrosuna almışlardı.
1981'deTRT'den istifa ettiğimde o günün yasalarına göre Emeklilik İkramiyesi verilmemişti... Ancak 2010'da çıkan bir yasa tüm hizmetlerin birleştirilip, ikramiyeye hak kazanılmasına imkan verince, ben de dava açıp, hakkımı aradım.
Üç sene süren dava 2013'te lehime sonuçlandı ve geçen hafta SGK'dan "Emekli İkramiyesi" başlığıyla bir mektup aldım. Ne kadar sevindiğimi tahmin edersin.
Ancak, tahakkuk eden ikramiyem 0.05 lira
, yani beş kuruştu!
Eksik olmasınlar 0.01 kuruş da gecikme faizi ekleyerek, toplam altı kuruşu Halk Bankası'na yatırmışlardı.
Bu altı kuruşu tahakkuk ettirmek için çalışan personelin ücreti, posta masrafı, mahkeme masrafı, avukat ücreti ve saireyi hesaplarsak, benim "Şaka gibi" dediğim altı kuruşun devlete ne kadar pahalıya geldiğini var hesap et!!!
Merak ediyorum, bu kanunu kimler için çıkardılar ve kimler yararlandı ?
Altı kuruşu, yakın dostlarımla yemek isterdim, ama...