Parklar, yani yeşil alanlar, yani kentlerin nefes alma, insanların buluşma, kafa dinleme, spor yapma, çocukların eğlence alanlarıdır. Dünyanın her yerinde kentleşme ve yükselen arazi fiyatları, ilk yeşil alanlara göz diktiği ve yok ettiği için, on yıllardır, uygarlık ölçüsü, fert başına düşen yeşil alanla ölçülür oldu.
Toplumcu yönetimler, yarattıkları ve korudukları yeşil alanlarla övünür oldular.
Şimdi böyle bir ortamda, kentin tam da merkezindeki bir minicik park için referandum yapmanın ne alemi var?.
Şu alemi var..
Söylem, Başbakan'ın bir ölçüde yumuşaması ve gerginliği şimdilik erteleme niyetini ortaya koyuyor..
Hiç yoktan iyi bir gelişme.. Neden?.
Gönül "Gençler, prestonuzu ve sizi anlıyor ve kucaklıyorum. Zaten mahkeme de projeyi durdurdu. Biz de vaz geçiyoruz" demesini isterdi. Ama ne yazık ki, Başbakanın etrafında, böylesinin ona müthiş sempati, sevgi ve oy kazandıracağını anlatan ve inandıran güçlü bir danışmanı yok..
AKP Lideri, salı günleri yaptığı çok sert konuşmalarla takipçilerini elinde tutacağına ve yeni takipçiler edineceğine inanıyor ne yazık ki.. Bu yüzden hep öfkeli.. Hep gergin.
Ötekilerin de canına minnet.. Öfkeye karşı öfke..
Sonra gençler niye gergin?. Sonra millet niye gergin?.
Eee!.. İmam, cemaat.. Eee.. Üzüm üzüme baka baka.. Eee.. Böyle başa, böyle tarak..
Bir danışmanı demiyor ki, "Sayın Başbakanım.. Halkın büyük bir oyuyla seçiliyorsunuz. Muhaliflerinizin sittin sene sizi tehdit edecek gücü olmadığı da ortada.. O zaman onları unutun.. Balkondaki başbakan olun.. Size oy veren yüzde 40 bilmem kaça değil, yüzde yüze kucak açın..
Gülümseyin.. Şakalar yapın.. İnsanlar sizi görünce, gülen yüzünüzü görünce rahatlasınlar, mutlu olsunlar.. Sizin partinizden olmayan, size oy vermeyenlerin de sempatilerini kazanın.. Batı dünyası, Orta Doğu'da bir lider ülke, İslam dünyasında rol model bir lider arıyor.. 'Dediğim dedikçi' değil, demokratik görüntülerle ortaya çıkarsanız, demokrasinin, çoğunluğun her istediğini yapması değil, istediğini yapacak kadar oy alamayanların isteklerine de saygı duyulması olduğu ilkesini içinize sindirdiğinizi gösterirseniz, dünya size inanır, alkışlar, bu lider siz olursunuz!."
Ne diyorlar?.
"Padişahım çok yaşa.. Senden büyük Allah var.. Gene ağızlarının payını iyi verdin.."
İşte bu ortam yüzündendir, "İlle de Topçu Parkı" söyleminden "Referandum yapılabilir"e geçilmesinin hiç yoktan iyi olması..
Park için referandum mu olur?.
Olmaz tabii.. Olursa ne olur?.
Hiç kimse sandık başına "Park" için gitmez.. Referandum öncesi öyle bir siyasal mücadele olur ki, park unutulur. Park referandumu siyasal ankete dönüşür.
İşe yaramaz mı?. Yarar tabii..
Siyasal partiler, gelecek yılki yerel seçimler öncesindeki durumlarını görürler.. Biz de görürüz. Dünya da görür.. Bunun da herkese faydası olur.. Partiler, liderler, eksiklerini, yanlışlarını fark etmek, üzerinde düşünmek zorunda kalırlar. Daha akılcı bir seçim düzeyine gireriz.
Park ne olur?.
Ona da önce şu anda yürütmeyi durduran mahkeme, sonra da seçimle gelecek yeni yerel yönetim karar verir. Doğrusu da zaten budur.