"Trafik" deyince hep, Trafik Şubesini eleştiriyoruz.. Peki ya biz?. "Kurallar benden başka herkes için konmuştur" kafası ile direksiyona geçen, bütün yolların ve bütün hakların kendimize ait olduğunu düşünen bizler..
Hangi arabayla gittiğiniz fark etmez..
Sürenle, trafiği konuşun.. Direksiyon başına nasıl insanlık dışı mahlukların geçtiğini anlatacaktır bir yandan..
Örnek diye anlattığı tüm suçları bu arada kendisi işleyecektir öte yandan..
İstanbul trafiğini bu hale en fazla biz getiriyoruz.. Uygarlığı, vatandaşlığı geç, insanlık dışı araba kullanan bizler..
34 GJ 456!..
Nasıl feci bir kazayı kıl payı atlattık, pazartesi günü, Ulus/ Ortaköy yolunda..
Önümüzdeki otobüsle aramızda iki metre ya vardı, ya yoktu.. Soldan nasıl hışım gibi gelip, saatte bilmemkaç kilometreyle o araya daldınız.. Bir araba boyu yol kazanmak, bizim önümüze geçmek için, iki arabanın içindekilerin hayatını da tehlikeye attınız..
Muhammed harika bir manevra ile ikimizi de kurtardı. Ya direksiyonda panikleyebilecek bir acemi olsaydı?.
Otobüsün iki arkasında gitmek yerine bir araba gerisinde gittiniz.. Değdi mi?.
Bu insanlık dışı atağa değdi mi,
Sayın Sürücü?.
..ve de, on dakika sonra..
Barbaros Bulvarı'ndan iniyoruz. Üst geçitle öbür tarafa geçip Köprü yoluna girmek için. Üç şerit var. Sağ şerit Fulya'ya inmek, soldan ikisi üst geçide girmek için. Herkes sırasında insan gibi..
Siz bayım, 34 HU 3939, boş olan Fulya şeridine daldınız, en başa geldiniz, orada, soldan gelen ve dönecek olan şeritlerin üzerine yüklendiniz.
Kural ihlal ettiniz bir, haksızlık yaptınız iki, tehlike yarattınız üç..
On dakikadır sırada bekleyen, o arabanızı üzerine sürdüğünüz sürücü "Beni eşek yerine mi koyuyorsun" diye arabasından fırlasaydı ne olacaktı peki?. Bu da dört!..
"İstanbul'da her sürücünün başına bir trafik polisi koymak gerek" diyen müdürüm haksız mı, Allah rızası için, bu da beş!.