Gazetelerin pazar eklerini hazırlayanlara teşekkür ederim.. Bana en kıymetli şeyimi bağışlıyorlar.. Zamanımı!..
Önümde dağlar gibi yığılı duran hafta sonu eklerinin elimden geçmesi 20 dakikamı almıyor.. Pek çok sayfada durak bile yapmıyorum.. 20 dakika nerdeyse sayfa çevirme zamanım..
Söyleşi yığınları içinde ikisi dikkatimi çekti. Ayşe Arman, gene Ayşeliğini yapmış ve erkek olan "Güzel" kızı bulup konuşmuş. Bulması güzel..
Konuşması sanki pazarlıklı.
Ayşe, "Uzmanlık dalı" cinsel soruları hiç sormamış.
Sanırsınız Nil/ Rüzgar azseksüel bir tip. O zaman niye cinsiyet değiştirmiş ki?. Ayşe bu konulara girmez mi? Mümkün değil.. Belli "Söz verip, söyleşi almış!.."
Posta'daki iki satırlık haberde, Ayşe'nin iki sayfalık söyleşisinde olmayan şeyler vardı oysa.. Rüzgar'ın beş yıldır bir kadın sevgilisi varmış ve ameliyat sonu kazandığı organı 6 ay sonra işler hale gelecekmiş.
İzzet Çapa da, Nükhet Duru'ya "Kıyak" söyleşisi yapmış gene.. İzzet'in medyada yıldız gibi parlatan, onun kimsenin sormaya cesaret edemediği soruları pattadak sorması..
Amma velakin sayfa editörünün ressam mastürbasyonuna esir olması yüzünden "Piç" ettiği, yarısını okunmaz hale getirdiği (Hem de kırmızı içinde dişi) Nükhet söyleşisinde yeni "Hiçbir şey" yok!. "Nükhet, sen Ajda başta herkesin önünde 'Bir numara' iken niye aniden yok oldun, yıllarca iş bulamaz hale geldin..
Hatan neydi" dememiş.. "Sende Türkiye'nin en anlamlı yüzü vardı. Öyle ki en ünlü estetikçilerin, burnundaki hafif kambur için tekliflerini tersler 'Ben yüzümü elletmem' derdin. Niye vazgeçtin?. Bu cam gibi yüze nasıl geldin" de dememiş..
Hafta sonundan aklımda kalan en güzel yazı Uğur Vardan'ın, "Kelebeğin Rüyası" analizi oldu.
Bir de Hürriyet'te Savaş Özbey'in "İstanbul Gecelerinin 50 yılı" sayfası ilginç ve hoştu.