Tam 16 yıl olmuş, Demir'i kaybedeli..
Demir Ural!.. Hepimizden gençti, en evvel gitti.. Bazı dostların yeri dolmuyor..
Demir onlardan biri.. Ortaköy aşkım onunla başlamıştı. O da ruhu Ortaköylülerdendi..
Ertekin'de otururduk her gün saatlerce, gelene geçene bakarak..
Demlenirdi hep.. "Bu kadar içme" derdik..
Harika söylerdi Nesimi'yi.. Hatta dostlarına dağıtmak için 45'lik plak bile yapmıştı.
Onu mırıldanırdı..
"Sofular haram demişler Bu aşkın şarabına Ben doldurur ben içerim Günah benim kime ne?"
Bir Ortaköy evini satın aldı sonunda..
Dünya para ve her gün, her saat başında durarak restore etti.. "Alt kat sanat galerisi olacak Hıncal..
Teras da, seninle benim oturup manzaraya karşı keyif çatacağımız kafe.. Ara kata da ben yerleşirim..
Bitmişti nerdeyse, bir kalp krizi götürdü Demir'i.. Çok büyük bir miras bırakmıştı geriye..
Kardeşi ve yeğenlerinden başka kimsesi yoktu. Onlar da çok varlıklıydılar üstelik..
O Ortaköy evi, Demir'in vasiyetiydi sanki.. Onun adını yaşatacaktı, alt kattaki galeri ve terastaki kafeyle..
Cenazeyi kaldırdık.. İki gün sonra, evin önünde ilanı gördüm..
"Satılık!.."
"Bu ev Demir'i yaşatacak, yapmasınlar" diye haber yolladım Ertekin'le.. Yaptılar..
Demir'den kalanlar yetmemiş, o evin, miras değil, vasiyet olduğunu düşünmemişler bile..
Ne o evin önünden geçtim 16 yıldır, ne de o ailenin adını andım!..