Ben bir Atatürkçüyüm.. Atatürk olmasa ben, "Ben" olamazdım..
Başka sebebe ihtiyacım var mı?.
..Ve bir Atatürkçü olarak son yıllarda Atatürk'e saldıranlara, hele son zamanlarda iyice azıtanlara, yürekten teşekkür ve minnet doluyum, bugün..
Kızmıyordum, acıyordum onlara.. Bugün teşekkür ediyorum.
Çünkü 10 Kasım'da gördüğüm, beni duygu seline sürükleyen, hatta ağlatan sahneleri, şimdi onlara borçlu olduğumu biliyorum..
Bu millet Atasını sever.. Büyük çoğunlukla sever.. Yürekten sever ve yüreğinde saklar.. dı..
Ne var ki meydanı boş bulup Atatürk'e saldırmayı bir nevi şöhret ve geçim yolu sanmaya başlayanlar işi azıttılar.
Atatürk'e sövgü ticareti yarattılar adeta.. Atatürk'e sövmeyi entellik sandılar.. Atatürk'e sövmeyi yalakalık sandılar. Atatürk'e sövmeyi kısa yoldan şöhret sandılar. Kısa yoldan ekmek parası sandılar.. Atatürk'e sövdükleri oranda entel,
Atatürk'e sövdükleri oranda kıymetli olacaklarını sandılar..
Ortada bir Atatürk Yasası olduğu için doğrudan ona sövemediler önce.. Fikirlerine sövdüler. En yakınındaki arkadaşlarına sövdüler.. Lafı dolandırıp sövdüler.. "Efendim biz Atatürk'ü severiz. Ama sevmek eleştirmemek değildir" diyerek, her fırsatta Atatürk'ü aşağılar oldular.. Konu bulamayınca yarattılar. Sokakta koşuşan kedinin kuyruğuna Atatürk bağlamayı marifet sanıp, yazdılar ve eşe dosta telefon ettiler.. "Okudun mu nasıl geçirdim bugün?.."
Atatürk nefretlerini dolaylı kusmaları yetmedi. Açıkça "Nefret ediyorum" diye bağırmaya başladılar..
İşte bu millet, bu kadar ağır tahrike dayanamadı..
Meydanın boş olmadığını göstermenin zamanının geldiğine hükmetti.
10 Kasım'da hiç bir organizasyon olmadan, hiç bir çatının altına girmeden, sadece içlerinden geleni yaparak, Atatürk sevgilerini, o azgın Atatürk tüccarlarının suratlarına vurdular..
Yağmurun altında on binler Anıt Kabir yolunda kilometrelerce kuyruk oluşturdu. Dolmabahçe ziyaretçileri yüzlerce metreyi buldu.. Kadıköy'de Atatürk Zinciri'nde on binler el ele verdi..
İzmir'de canlı Atatürk Portresi için binlerce insan gönüllü Cumhuriyet Meydanı'na koştu.. 9'u 5 geçe, hayat durdu.. Boğaziçi Köprüsü'ndeki manzara göz yaşartıcıydı.. Arabalardan inmişler, bayrakları açmışlardı, yüzlerce insan..
Beni ağlatan resim bu sıralarda internete düştü. Herkes telefon etti, görmeyenler de görsün diye.. Ben öyle gördüm..
Saat 9'u 5 geçe sirenler çalarken, işlerini bırakıp selam duran iki inşaat işçisi vardı resimde..
Türkiye'yi temsil ediyordu bu resim..
Türk insanını temsil ediyordu, o iki işçi..
Atatürk tacirlerine bundan büyük şamar, bundan büyük yanıt olur mu?.
İki işçi selamda, binler, yüz binler sıradaydı..
Telefonuma bir mesaj düştü o sırada..
"Tarih bile sırada" diyordu mesaj.. ve tarihi yazıyordu..