Ceza Hukuku ilkeleri, demokrasilerin vaz geçilmezleridir.. Çünkü o ülkede "İnsan Hakları"na saygı olup olmadığı en başta bu ilkelerle anlaşılır..
Tüm demokrat anayasalarda yazılı olan ilke ezber bilinir..
"Kanunsuz suç ve ceza olmaz.."
Bu ilke Ceza Hukuku'nu geri kalan tüm hukuktan, medeni hukuktan, miras, ticaret, aklınıza ne gelirse o hukuktan ayırır..
Ceza Hukuku'nda yargıcın eli kolu, yasa ile bağlıdır. Ne yazıyorsa o..
Geri kalan hukukta, diyelim bir konuda yasa yoksa, yargıç kendisini kanun koyucu yerine koyabilirim, "Ben olsam ve yapardım" der ve ona göre hüküm verebilir.
Ceza yargıcının öyle bir hakkı yoktur. Tarifi yasa ile yapılmamış bir suç yaratamaz. Yasada yazılı cezadan başkasını veremez..
***
Şimdi benim geniş bir maç gurubum var. Maç gecesi bana gelirler, yer içerler.. Fatoş harika yemekler hazırlar. Bir defasında bir değişiklik yaptım.
Kadıköy'de bir kasap buldum. Fırına konan plastik torbalar içinde et ve tavuk kokoreç hazırlıyor. Senin için, torbayı fırına koyup, düğmeye basmak ve 55 dakika beklemek.
Çocuklar parmaklarını yediler..
Ertesi gün Ertekin telefon etti.. "Hıncal, o kasabın telefonunu versene.. Ben bunu Ortaköy'de yapar satarım.."
"Yahu sen yarın numarayı kaybedersin, ne istiyorsan bana söyle, sana yollatırım" dedim.. Söyledi. Açtım telefonu Kadıköy'e ısmarladım kokoreçleri, Ortaköy'e yollattım.
Şimdi ne eti gördüm, ne parayı.. Sadece bildiğim iyi bir et satıcısı ile çok yakın bir arkadaşım arasında, "Telefonla aracılık" yaptım. Bu beni, "Et satıcısı" yapar mı?.
Deniz Seki kokain kullandığını itiraf etti zaten. Yasada kullanıcı olmanın cezası da yazılı.. Nispeten hafif.. Ağır olan, satıcılık..
Deniz'e verilen ceza "Satıcılık"tan.. Kaydedilen bir telefon karşılaşması delil.. Bu telefonda Deniz, kendi torbacısına telefon edip bir arkadaşı için sipariş veriyor.
Bu onu satıcı yapar mı?.
Yoruma bağlı.. Zorlarsanız yapar!..
Amma velakin, ceza hukukunda yorum yok!..
***
Yazılı olmayan, çünkü İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi durdukça duracak olan ilke de şudur..
"Bir masum bir tek gün haksız yatacağına, bin suçlu aramızda dolaşsın.."
Bu ilke, ülke insanlarının geceleri güven içinde başlarını yastıklarına koymalarını sağlar. Bilirler ki, ertesi gün kimse onları keyfi bir kararla alıp götüremez. Keyfi bir kararla yıllarca içerde tutamaz. Keyfi bir kararla mahkum edemez. Tutuklama için yeterli kuvvetli şüphe, mahkumiyette anlam taşımaz. Kesin kanıt gerekir. Bu ilkeyi kaldırın, geriye demokrasi kalmaz..
"Bir suçsuz bir gün içerde kalacağına bin suçlu aramızda dolaşsın" ilkesi yüzünden, "Şüphe" ceza hukukunda daima sanık lehinedir.
***
Boynunda poşu olduğu için otobüs beklediği duraktan alınan üniversiteli genç 2.5 yıl tutuklu kaldı. Okul kaynadı bu arada.
Sonunda 33 yıla mahkum oldu. İndirimler yapıldı. 11 sene 3 ay yatmasına karar verildi.
Kanıt?.
Açıklanan gerekçeli karara göre, olayın içindeki polislerin tanıklığı yok. Atıldığı iddia edilen molotof kokteyli şişe kırıkları üzerinde parmak izleri yok.. Ne var?.
Bir gizli tanığın ifadesi.. Ama dikkat buyurun bu gizli tanık sonra ifade değiştirmiş. "Atanı iyi tanıyorum. Bu değildi" demiş.
Mahkeme yorum yapmış.. (Dikkat buyurun ceza hukukunda yasak olan yorum..)
"Gizli tanığın ilk ifadesi ile ikincisi arasında geçen zaman süresinde, sanığın saçı, sakalı, kilosu değişmiş olabileceğinden... İkinci ifadeye itibar edilmeyip, ilk ifade kabul edilerek suçluluğuna.. ve de 33 yıl verilmesine.."
İfadenin geri alınmasından şüphelenmiş mahkeme.. Şüphe bedeli 33 yıl!..
***
Yani her hangi bir sebeple bana düşman, ya da şu veya bu şekilde satın alınmış biri gidip beni ihbar etse, gizli tanıklık yapma talebi kabul edilse..
Bir sene sonra, vicdan azabında kıvranarak ifadesini geri alsa..
Hikaye.. "Hıncal o zaman keldi. Şimdi saç ektirmiş.."
O zaman söyler misiniz, bu ülkenin Sayın Adalet Bakanı, ben bu gece kendime, ülkeme ve demokrasime güven içinde koyabilir miyim, başımı yastığa?.
Suç işlemedikçe başıma bir şey gelmeyeceğini garanti edebilir misiniz?.
"Korkma Hıncal Efendi. Kanunsuz suç ve ceza olmaz.. Korkma Hıncal Efendi, sen suçsuz yere bir gece içerde kalacağına, bin suçlu aramızda dolaşsın. İlkemiz budur, merak etme" diyebilir misiniz?.
Yoksa "Ne diyeyim" diye Sayın Başbakana mı sorarsınız?.