Eskiden Çıralı'yı nasıl bilirsiniz diye sorduklarında herkes cennet doğasından, yumurtlamaya gelen caretta caretta kaplumbağalarından, mavi bayraklı plajından, yerli halkın doğayla bütünleşmiş turizm anlayışından, söz ederdi. 350 dönümlük bu alan üzerinde 38 otel ve pansiyon yaklaşık 400 oda ve binin üzerinde yatak kapasitesiyle dünyanın dört bir yanından gelen ve doğayla iç içe tatil yapmayı hedefleyen insanlara hizmet veriyor. Aynı alanda 11 restoran, üç market, altı dükkân ve 10'un üzerinde ev var. Geçen ay sözüm ona bu kaçak yapılardan dördü yıkıldı.
Uzaktan bakan birinin "Yaşasın ormanlarımız işgalcilerden kurtuluyor" diye sevinmemesi mümkün mü?
Keşke her şey bu kadar basit olsaydı.
Çıralı'da 2003'ten beri orman olduğu iddia edilen alan, Türkiye'de 1946 yılından beri yapılan bütün kadastro çalışmalarında tarla olarak gösterilmiş. Arada ormana dahil edilip tekrar çıkartılmış. İnsanlar burada narenciye yetiştirmişler, seralarda sebze ekmişler ve turizm sektörünün gelişmesiyle birlikte el yordamıyla pansiyonculuk yapmaya başlamışlar.
Devlet bu insanlara su ve elektrik bağlamış, kapı numaraları dağıtmış, vergi ve kira almış, bütün işletmelere ruhsat vermiş.
Üzerinde yaşayanlar ve Çıralı'ya gönül düşürüp dışarıdan gelerek burada yer satın alanlar, burada kendilerine bir yaşam kurmaya çalışanlar, bu yerleri aldıkları zaman buralar 2B statüsündeydi. Yani bu insanlara orman işgalcisi demek, adaletsizliğin dik alasıdır.
Biliyorsunuz eskiden, yani 1946'dan beri orman olan yerlerin çoğu, bugün 2B yasası adı altında satışa çıkartılırken Çıralı'daki tarlaların, bağımsız bilirkişi raporlarına itibar edilmeksizin, yangından mal kaçırır gibi orman statüsüne geçirilmesi ve üzerlerinde yaşayanların işgalci ilan edilmesinin ardındaki mantık ne olabilir?
Belki bu sorunun yanıtını yakın zamanda yapılan bir ihalede bulabiliriz.
19 Aralık 2011'de, üç kilometrelik Çıralı sahilinin Karaburun mevkiindeki 18 dönümlük alan, 3. Amatör kümedeki Ormanspor'a tahsis edilmişti.
Ormanspor da yine aynı gün bu araziyi günübirlik tesis yaparak 10 yıllığına bir müteşebbis vatandaşa devretmişti. 1. Derece Doğal Sit alanı olan Çıralı kumsalını geri dönülmeyecek bir şekilde bitirecek ve Çıralı'daki yaşamı kökünden değiştirecek bu proje Çıralı sakinlerinin direnişi üzerine önce Antalya Valiliği tarafından durduruldu., Halk ihaleyi yapanlarla ilgili davalar açtı..
Bu davalar sürüyor, ancak Çıralı'da yaşayanlara davalarından vazgeçmeleri için yoğun bir baskı uygulanıyor. Turizm sezonu başlamışken, 500 dolayında jandarma ve robocop'la yıkıma gelinmesi, iki gün boyunca köyde kalınması, Çıralı'da bir örfi idare havası estirilmesi hep bu yüzden.
Gözü korkutulan insanlara, şimdi de kulaktan kulağa yıkımların süreceği, 350 dönümlük alanda taş üstüne taş bırakılmayacağı fısıldanıyor.
Çıralı'da yaşayanlar, buranın orman olmadığını biliyor. Çıralı'nın 1. Derece Doğal Sit alanı olduğunu, buna uygun bir imar planı hazırlanarak bugünkü haliyle muhafaza edilmesi gerektiğine inanıyorlar.
Akdeniz sahilinde kalan en özel yerlerden biri olan beldenin Marmaris, Kemer, Beldibi, Tekirova gibi büyük oteller tarafından kuşatılarak, buradaki ekolojik hayatın sonlandırılmasını istemiyorlar.
Çünkü, başka Çıralı yok!