Önceki Yaşamdan Dakikalar'da "İnsan niye sergiye gitmeli" diye bir bölüm vardı. Çok ilgi çekmiş.. Okurlar, o sözleri istediler. Ben de videoyu hazırlayan Özlem'den istedim. Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, Zaman Gazetesi'nde Nuriye Akman'a anlatmış. Özlem ordan derlemiş. İşte sergiye gitme sebeplerimiz..
***
- Çerçeveyle sınırlanmış dar bir alanda görülecek ne çok şey olduğunu görmek için. Bunu anlayınca sıradan insanın gözü hayatın içinde eskisine oranla daha çok şeyi seçmeye başlar.
- Görüntünün ışık ve gölge olduğunu öğrenmek için. Bu, insana hayatın doğal ışığı ile gölgesini farkettirmekle kalmaz; karanlığa, aydınlığı ortaya çıkarma görevi verildiğini de öğretir.
- Bir nesneye, olaya, insana bakabilecek ne çok mesafe ve açı olduğunu hatırlamak için. Bu, ona hayatta durduğu yer değişirse gördüklerinin ve dolayısıyla yorumlarının da değişeceğini öğretecektir..
- Merhamet etmek için. Canlı cansız her şey, çok kuvvetli bir mıknatıs gibi ressamı kendine çekiyor; "Gör beni, çiz beni, takli et, içine al beni, değiştir, ekle çıkart, çoğalt beni" diyor. Eğer bizim gibi sıradan insanlar, ilhama açık bir yüreğin renkler ve biçimlerin mükemmelliği karşısında nasıl çarpabileceğini anlarsa gerçek hayata hoyrat davranamaz.
- Resmin bütününü görebilmemiz için uzaklaşmamız gerekiyor. "Acele karar verme! Yaşadığın olayın tamamını sabırla bekle" öğretisi çıkıyor buradan.
-Kendini yetiştirmek için. Tek bir tablo karşısında bile yarım saat geçir, artık dünyaya kendi ressam gözlerinle bakarsın. Resimlerin varsın tuvale dökülmesin bırak.. Kâh elinden, kâh dilinden güldür güldür hayata aksın. Yaptığın gazeteye, ameliyat ettiğin hastaya, alfabeyi öğrettiğin öğrenciye... Ve tabii ki kurduğun sofraya, seçtiğin giysiye, mobilyaya ve hatta ettiğin duaya...
- Kendini görmen için. Sen de bir resimsin. Unutma bu dünyadaki suretlerin tamamlandığında ötelerde bir yerlerde kendini nasıl resmettiğinin hesabını vereceksin..