Ertekin, Ortaköy'ü ekmek arası balık satan fast food dükkanına döndürünce ben de ayağımı kestim.. İyi oldu.. Bu sayede tembel harcı, kör değneğini beller gibi, monoton yaşamdan kurtuldum.. Bu ülkenin önde gelen gurmelerinden bir başka dostum Güven Osma'nın peşine takılıp, İstanbul'un lezzet duraklarını keşfe çıktık..
Harika yerlere götürdü Güven bizi..
İlk gittiğimiz yer için ben ısrarlı oldum ancak.. "Yahu" dedim.. "Kadıköy çarşısında Çiya diye bir yer varmış.. Şehir efsanesi gibi anlatılıyor."
Ertekin'i de aldık. Ünal, Güven, ben, yollara düştük..
Çarşıda iki Çiya çıktı karşımıza.. Biri modern döşeli.. Öteki eski.. Ertekin'in Saint Joseph günlerinden kalma.. Onu seçtik tabii..
Yemek seçmedik.. "Tadımlık gönderin bakalım" dedik.. Beklerken duvardaki bir yazı dikkatimi çekti. İşaret ettim. Fotokopisini getirdiler..
Dünyanın en saygın dergilerinden New Yorker'da sayfalar dolusu Çiya.. Yazarı da, derginin önde gelen kalemlerinden, orada yaşayan bir Türk.. Elif Batuman..
Akşam, evde başına oturdum..
Enfes.. Yazı mı, Çiya mı?.. İkisi birden tabii..
"Bu ülkede röportaj yazarlığı bitti" diyorum..
Röportaj deyince "Soru/ Cevap"tan başka şey bilmeyen genç kuşaklara ne dediğimi anlatmak zor tabii.. Röportaj bir yazı sanatı..
Teybe alıp, daktiloya dökmek değil.. Yaşar Kemalleri, Fikret Otyamları, Halit Çapınları, Mete Akyolları, Örsan Öymenleri bilmeyen nesil, ne bilsin ki.. O zaman karar verdim ki, bu müthiş yazıyı "İşte röportaj budur" diye aynen yayınlamam gerek.. Örnek olsun, ders olsun, ibret olsun için..
Ne var ki köşem dar. Sığmaz.. Birden "Eureka" diye fırladım.. Aramın hiç de iyi olmadığı internet işime yarayabilir.. sabah. com.tr ne güne duruyor?..
Hemen Özgür'ü aradım. Digital Sabah'ın Yayın Yönetmeni.. Yazıyı ve amacımı anlattım. "Aynen koyabilir misin" dedim.. "Tabii" dedi.. "Harika olur.."
Şimdi bir taşla iki kuş..
Önce tıklayın.. www.sabah.com.tr
Sonra "İstanbul Mektubu" başlıklı yazıyı okuyun.
Hem Çiya'yı çok iyi tanıyacaksınız. Hem de "Röportaj yazarlığının nasıl ustalık, nasıl emek, nasıl vakit gerektirdiğini" görüp, röportaj ile "Soru/ Cevap kolaylığı arasındaki uçurumu da fark edeceksiniz..
İŞTE NEW YORKER DERGİSİNDE YAYINLANAN O YAZI