Abuzittincim
Geçenlerde Milano'dan İstanbul'a gelecem.. O karlı, fırtınalı günlerde.. Uçak Atatürk Havaalanı'ndan kalkamamış. Kalkıp, Milano'ya gelecek bizi de geri götürecek. THY, yolcularını o gece Milano'da şık bi otelde misafir etti. Kalmışken bari Milano'da gezeyim dedim, onu da yapamadım, felaket ayaz.. Uzatmim Abuzitincim ertesi gün sabah 08.00'de İstanbul'a uçabileceğimiz söylendi. Ama neyle.. Listelerde bi bağlantı gözükmüyor.
Öğrendik ki kalkamayan uçak gece yarısına doğru Milano'ya inecek biz onunla dönecekmişiz.
Öyle de oldu.. Sabah 08.00'de, yanılmıyorsam, 737-800 tipi bi uçakta yerlerimize oturduk ve normal anonsları dinlemeye başladık. Tamamen doluydu, uçanların çoğu yabancıydı.. Sonra Kaptan'ın sesi duyuldu.
Kaptan iyi günler diledikten sonra, rota hakkında bilgi verip "Dün akşam İstanbul'dan kalkışta çok sıkıntılı bi uçuş yaptık, umarım dönüşümüz çok rahat geçecek.." dedi. O anda pilotun sesinin yorgun ve bezgin olduğunu fark ettim. Yanımdaki yolcuyla birbirimize baktık. Dışarda tipi vardı. İstanbul'da da hava aynıymış.
Kaptan "Çok sıkıntılı uçtuk" derse insanın aklına neler gelmiyor ki Abuzittincim. Ben zaten pimpiriklinin tekiyim.. Nasıl gidecez, hadi gittik, nasıl inecez, kanat üstü mü, burun üstü mü? Bizim THY'nin pilotları, bilirsin, çoğunlukla Hava Kuvvetleri'nden yetişmiştir.. Dolayısıyla cesur insanlar. Yabancı sivil pilotların kılını kıpırdatmayacağı havalarda hiç çekinmeden uçabiliyorlar. Aklıma yıllar önce yaptığım Dalaman- İstanbul uçuşu geldi. Fırtınalı ve yıldırımlı bi havada (üstelik gece) Dalaman'a turist getiren bütün yabancı uçaklar İzmir'e yönelirken bizim THY, inip tekrar kalktıydı ve de "Elektrik yüklü bulutları gösteren radar" bozulmasına rağmen Yeşilköy'e inmişti. Radarın bozulduğunu nerden biliyorsun dersen beni kokpite davet etmişlerdi bütün olanları ve konuşulanları aynen hatırlıyorum.
Yabancı bi pilot bu durumda imkansız uçmaz Abuzittincim. Bi kere öyle havada kalkmaz, radarı bozuldu muydu en yakın alana iner!
Milano- İstanbul yolunda hep bunlar, muhabirlik devirde gittiğim kazalar, oralardan çektiğim fotoğraflar aklıma geliyor. Bizim pilot, "..çok sıkıntılı uçtuk" demese bunlar aklıma gelmeyecek.
Koltuğuma iyice çökmüş bi vaziyette, İstanbul üzerinde biraz çalkalandıktan sonra, güzel bi iniş yaptık. Adetim değildir, diğerleriyle birlikte, tekerlekler yere değdiğinde, pilotu ben de alkışladım. Ne derece gerilmişim anla!
İki gün oluyor bi kaptan pilot arkadaşıma rastladım. "Bezgin sesli" meslekdaşından söz ettim. "Doğru yapmamış, böyle konuşmamalıydı" dedi. "Peki pilotların zaman zaman yorgun hissetmelerine rağmen uçmaya zorlandıkları olur mu?" dedim. "Evet" dedi "Olur.. Pilot kendisini baskı altında hissedebilir!"
Sonra şöyle düşündüm Abuzittincim. O gece uçak Milano'ya gece yarısı geldi. Tek ekipti. Pilotun istirahate çekilmesi en erken saat 2!. 8'de uçacağına göre 6'da kalkması lazım. 4 saatlik bi uykuyla, öyle bi havada, koca Boeing uçurulur mu? Uçurulurmuş demek..
Münasip yerlerinden öperim.
Kardeşin Güneş.
tecelligunes@yahoo.com.tr