Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Muhafazakârlık kurtaracak da muhafazakâr kim?..

Ünal (Özüak) kaçtır yazıyor, Birinci Köprü'nün Anadolu ayağının dibindeki tarih hazinesi Cemil Molla Köşkü ve doğa cevheri etrafındaki korunun içine hem de Anakent Belediyesi eliyle nasıl edildiğini..
Haliç'teki tershane arazisine bedava konmak isteyen belediyemiz, askeriyeye bu arazi karşılığı, Cemil Molla Köşkü'nün önündeki koruyu teklif etmiş. Oraya bir inşaat yüz karası beton yığdılar, Assubay Lojmanı diye.. Yetmedi bir de müştemilat ucubesi dikildi, daha da feci.
İstanbul mimari tarihi açısından Cemil Molla Köşkü'nün ne kadar önemli olduğunu Ünal ayrıntıları ile yazdı ama, Mimar Başkanımıza anlatamadı bir türlü..
Dahası.. İstanbul'un dünya simgesi, yarım ada siluetinin içine okuyan Zeytinburnu gökdeleni..
Başbakan, kuş uçmaz kervan geçmez Doğu sınırındaki anıtı, ilerisindeki tarihi binayı gölgeliyor diye yıktırırken, denizden ve sahil yolundan milyonla insanın gelip geçtiği İstanbul siluetine gölge düşüren bu gökdelenlere izni kim verdi?. Ayni Başbakanın Belediye Başkanı.. Ki o Başbakan İstanbul'u en çok sevenlerin başında geldiğini, o kentte kendisi Belediye Başkanlığı yaparken göstermişti.
Topbaş da seviyor.. Aman sevmesin..
Kendi elleriyle bir Haliç Köprüsü projesi yapmış.. Deha.. Haliç'in adı Altın Boynuz ya.. Bu köprünün ayakları Altın Boynuz şeklinde.. Galata ve Beyazıt Kulelerinden yüksek.. İstanbul'un neresinden baksan görünecek ve Kadir Topbaş, köprü durdukça anılacak..
İyi, güzel de, o altın renkli boynuzların arkasında kalan Sultan Ahmet, Ayasofya, Süleymaniye siluetleri ne olacak?.
Hem de bir Mimar bunu yapar mı?.
İstanbul'a, Başkanı sahip değil ama, Unesco sahip Allahtan.. "Bu köprüyü yaparsanız, İstanbul'u Dünya Kültür Mirası listesinden çıkarırız" diye ültimatomu dayamış el oğlu, bizim kentimizi kurtarmak için..
Şimdi Kadir Topbaş muhafazakâr.. Cemil Molla Köşkü'nü hiçe sayan o.. İstanbul'un o minarelerle simgeleşmiş siluetine hem Haliç, hem deniz tarafından tüküren yapılara izin veren, hatta kendi elleriyle çizen muhafazakâr..
Hasan Bülent Kahraman 23 Ekim Pazar ekimizde enfes bir yazı yazmıştı, tam sayfa.. Kestim sakladım..
"Muhafazakârlık kurtaracak İstanbul'u" başlığıyla..
"... eskiyi muhafaza ederek yeniyi oluşturmak, bambaşka bir zihniyete geçmeyi gerektiriyor. Bu bir burjuvalaşma, kapital sahibi olma, doyma meselesidir. Türkiye henüz o aşamada değil. Biz henüz en kaba hırslarımızla yaşıyoruz. Henüz kent toplumu olmaya çalışıyoruz. Zamanla da bu 'modernliğimizden' kurtulacak, 'muhafazakârlığımızı' edineceğiz, öğreneceğiz. Muhafazakârlaştığımızda eski İstanbul da kurtulacak" diyordu..
Yazı beni aldı, 80'li mi, 90'lı mı olduğunu pek hatırlamadığım yıllara götürdü..
Bir maç için Roma'ya gitmiştim.. Via Veneto'da Grand Otel'in lobisinde otururken, tanıdık bir yüz girdi içeri.. O zaman adı AB değildi. AB kuruluş halindeydi.. Onun Türkiye temsilcisi, gazeteci Gian Paolo Papa.. Sonra bizim Nilgün Cerrahoğlu ile evlendi zaten. Öyle Türk dostudur.
Bana "Hakiki Roma'yı gezmek ister misin" dedi.. "O turist rehberlerinde yazan değil. Gerçek Roma'yı.. Ama uzun yürüyüşe dayanman lazım.. Çünkü korunan eski binaları ekzos gazı tahrip ediyor diye, trafik yasak.."
"Yürürüm" dedim.. İspanyol Merdivenlerinin karşısından, Tiber Nehri'nin kıvrım yaptığı yere daldık ki, kırk defa gelip de görmediğim bir Roma gerçekten.. Tarihin içinde yürüyorum..
Bir saray gördük.. Yüzlerce odalı.. Farnese Sarayı imiş.. 1517'den kalma.. Rönesans'ın en ünlü binalarından. İçinde Mikelanj'ın bile eserleri var.. Öylesi..
Tepesinde Fransız bayrağı dalgalanıyor..
"Bu ne" dedim..
"Fransızlara kiraladık" dedi.. "Büyükelçilik yaptılar.."
"Servet aldınız herhalde" dedim.. Biz Dolmabahçe, ya da Topkapı'yı kaça kiralarız, bahçeleri ve içindekilerle birlikte...
"Bir liret" dedi, Papa.. (Şimdi bir euro olmuş.)
Alay ediyor sandım..
"Bu binanın yıllık bakımı kaç para tahmin edebiliyor musun?. Roma Belediyesi'nin, Roma halkı vergilerinin gücünü aşar.. Fransızlara ödetiyoruz. Nelere, nasıl bakılacağı kontratta yazılı.. Ayrıca belli zamanlarda halka açıp gezdirmeye mecburlar.. Bina bizim, bakımı Fransızların.."
Papa'nın yaşadığı yer de, o sokaklarının adı Neron devrinden kalma (Papuççular Sokağı, Pantoloncular Sokağı, Semerciler Sokağı.. Her biri bir meslek) o bölgede..
Bir harika saray gibi evin tepe ucunu gösterdi..
"Burası benim" diye..
"Kaça bunun değeri şimdi" dedim..
"Değer biçemezsin" dedi.. "Mona Lisa'nın bedeli olur mu?. Sigorta bile etmiyorlar buraları.. Öyle.."
Papa'nın devasa binasının çapraz ucunda, yani tam köşede, sokağa açılan yeri küçük bir bakkal.. Vitrinin üzerinde de, bir ışıklı "Coca Cola" yazısı..
"Tarihin içine tükürdüler, bunlara izin verip" dedi, Papa.. İzin verilen şey, yarım metre eninde, iki metre boyunda ışıklı reklam.. Bina aynen duruyor..
"Bunu yapan, muhafazakârlar" dedi, Papa, reklamı iğrenerek işaret ederken..
"Buralara sadece yürüyerek gelinirken, aynen duruyordu her şey. Sonra metro yaptılar.. İpini koparan gelir olunca, hamburgerciler aldı, minik, ekose masa örtülü Locandaların yerini.. Sonra da bu işte.. Roma'yı asıl koruyanlar, muhafazakârlar değil, komünistler oldu, inanır mısın?. Tarihe, tarihi Roma'ya el sürdürmeyen bütün kararları belediyedeki komünistler aldılar, aldırdılar.."
İstanbul'a da bir "Muhafazakâr Komünist" mi bulmak lazım dersin, Hasan Bülent dostum?..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA