Başbakan'ın sözleri hala kulağımda.. "Hıncal Bey!.. Acınızın büyüklüğünü biliyorum. Hafifletmez belki ama biraz merhem olur diye bilmenizi istedim. Az önce aileyi arayıp, başsağlığı diledim. Ayrıca, Kütahya Valisi ve Belediye Başkanı'na derhal bir Sıtkı Usta Müzesi açılması için talimat verdim.."
Sıtkı Usta'nın öldüğü gün aramıştı Başbakan.. 16 Kasım 2010.. Bugün 2011 Temmuzu.. Kütahya'da Sıtkı Usta için kılını kıpırdatan yok.. Pardon var.. Sıtkı Usta'nın Eskişehir yolu üzerinde bir salaş dükkanı var.. Gölün kenarında.. Geçerken uğrar, bir kahve içersiniz.. Hele gün batımında göl manzarası harika.. Bir iki de çini alırsınız belki.. İlle onu yıkacaklar yıllardan beri..
Güçleri mi yetmedi, cesaret mi edemediler, bilmem. Yıkmadılar ama durmadan taciz ettiler. Sonra yol otobana çevrildi. Karayolları'nın umurunda mı Sıtkı Usta'nın dükkanı.. Yol yükseldi. Dükkan kaldı iki metre aşağıda. Arabalar zaten hızlandı. Görmüyorlar da artık.. Bilen duruyor ancak..
Ölümünden evvel yalvardım Sıtkı Usta'ya.. "Şu dükkanı 500 metre öteye taşı. Eskişehir ili sınırına gir, Yılmaz Büyükerşen Başkan seni ihya eder. Bir benzin istasyonu ile anlaşır. Herkesin durak yaptığı yerde bir müze gibi dükkan açar sana.."
Kabul eder mi?.. Kütahya için doğmuş Sıtkı Usta.. Kütahya için yaşadı. Bütün bir hayatı, Kütahya'yı Türkiye'ye ve dünyaya tanıtmak için harcadı. Sydney'e, New York'a, Rio'ya, Tokyo'ya götürdükleri çini değil, Kütahya'ydı aslında.
Dünya sanat uzmanları, ona "Çininin Picassosu" diyordu. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu, yani Unesco onu "Dünya Kültür Mirası" ilan ediyordu. Ama ülkesinde "Yok"tu.. Kütahya'sında yoktu..
Bu nasıl bir vefasızlıktır?.
Kütahya'nın en büyük meydanına Sıtkı Usta adı verilmeli, bu meydanın ortasına Usta'nın heykeli dikilmeli, kenarına da Sıtkı Usta Müzesi kurulmalıydı.
Hiçbiri yapılmadı. Başbakan'ın talimatına rağmen yapılmadı.
Geçen hafta Çırağan Sarayı'nda bir Sıtkı Usta sergisi açtık.. Ölümünden evvel planladığı ve tasarladığı "Çeşmeler"i kızı Nida, Sıtkı Usta'nın Kütahya'daki evinde, ya da evinden çevirdiği Osmanlı Çini Atölyesi'nde tamamladı ve adeta bir vasiyet olan o sergiyi açtı.
Sergi içinde bir de Sıtkı Usta'yı anma günü düzenlendi. Hoş, sıcak, ama çok duygusal, çok hüzünlü bir anma oldu.
Bir hata yapmışlar. Kültür Bakanlığı bilmem ne müdürünü de çağırmışlar..
"Yoğun işleri" dolayısıyla gelememiş. Yazın ortasında yoğun işler çok yoğundur bilirsiniz..
Google'a girmişler. "Sıtkı Usta" yazmışlar.. Çıkanı tam da "Copy /Paste" yani "Kopyala/ Yapıştır" yöntemi ile telgrafa çevirip, bizim vergilerimizle yollamışlar..
Dünya çapında bir Çini Ustası, ülkenin yaşamış en büyük Kütahyalı'sına layık gördüğümüz muamele işte bu..
Bakın.. Rica ediyorum. Yazımdan telaşa kapılıp kimse beni aramaya, dil dökmeye teşebbüs etmesin. Dinlemem..
Artık lafa değil, işe bakıyorum..
Kütahya halkı, Kütahya Valisi, Kütahya Belediye Başkanı ve Kültür Bakanlığı Sıtkı Usta için ne yapacaklarsa, yapsınlar. Ben yapılanları görmek istiyorum.. Boş vaadleri dinlemeye karnım tok..