KANAL İstanbul..İki İstanbul...Çılgın projeleri havalarda uçuşurken birileri usul usul dünyalar güzeli İstanbul'a insanı çıldırdatacak, Yahya Kemal Beyatlı'yı mezarında ters döndürecek yanlışlar yapıyor. Başbakan İstanbul'un üzerine titrer, peşi sıra projeler üretirken kör gözüm parmağına kentin şiirsel güzelliği saldırıya uğruyor..
Ben ki her gözüm takılışında Kuleli Askeri lisesinin simetriyi bozan iki kulesini üçe çıkararak aydınlatılmasının, Boğaz siluetinin sihrini tamamlayacağını kendime dert edinirim, Boğaziçi Köprüsü'nün Anadolu yakası ayağında, Kuzguncuğun göz nuru, tarihi Cemil Molla Köşkü'nün hemen yanında, adeta tarihsel güzelliğim, o benzersiz köşkün üzerine çöker gibi yükselmekte olan beton sakilliği görünce gözlerime inanamadım, aklım yerinden çıktı.
Canım İstanbul siluetine "tahrip kalıbı yerleştirin, kültür mirasınızı havaya uçurun" deseniz ancak yapılabilir bu.. Köprüden Anadolu'ya geçerken, sağa yanaşın ve köprü ayağının hemen sağına bakın.. Bakın ve neler hissedeceksiniz, görün..
Ayıbı kondurmak istemiyorum, yakıştıramıyorum ama rivayet olunur ki bu şey(!) Askeriye'ye aittir ve Belediyeyle (hangisiyle bilmem) arsa takası suretiyle ruhsat alınmıştır.
Boğaziçi Ön Görünüm Kurulu ve Boğaziçi İmar'dan nasıl izin alınmıştır orası meçhul ama zaten Koruma Kurulları filan hiç önemli değil...Kent bilinci ve Boğaz sevgisi olan hiç kimse bu kıyımı işlememeli...
Balyan ustaların Ortaköy Camisi gibi Cemil Molla Köşkü de kent ikonlarının en tumturaklısıdır. Şeyhülislam Cemil Molla, Kuzguncuk sırtlarına konduracağı, incelmiş bir zevkin ürünü ve farklılığın simgesi olmasını düşlediği köşkü yaptırmak için İtalyan asıllı mimar Sinyor Alberti'yi görevlendirmiş.. Osmanlı döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı, (Bab-ı Meşihat), şeyhülislamlık ve Adliye nazırlığı görevini sürdüren, Sultan Abdülhamit'in gözdesi ve satranç arkadaşı olan Cemil Molla'nın köşkü, 1886'da beş yıl süren çalışma sonrasında Yıldız Sarayı gibi dizel motorla aydınlatılan ve kaloriferle ısıtılan ilk elektrikli ve kaloriferli ev sıfatlarının da sahibi olmuştur. İlk telefonlu ev sıfatını da ilerleyen dönemlerde buna eklemiştir.
Öyle bir kültür tarihidir, Köşk.. Sanat eseri olmanın yanında..
Bedrettin Dalan'ın Belediye Başkanlığı döneminde bu lejant/ simge köşk ve çevre korusu, turizm alanı ilan edilerek yedi villadan oluşan bir site yapılaşması öngürülmüş ve fakat başta Mimarlar Odası olmak üzere kent dinamiklerinin harekete geçmesiyle proje rafa kaldırılmıştı. Nerde şimdi o dinamikler?.
İzinler filan nafile.. İstanbul sevgisini vatan sevgisiyle özdeşleştirmiş Başbakan'ın konuya el atıp zararın henüz başındayken görsel tahribatı önlemesi gerek.
İkinci Boğaz yaparken, Birinci Boğaz'ın fiyakasını, tam da inci gerdanlığın hemen altında bozmak, kaş yaparken göz çıkarmaktan beter oluyor..