AİLE radyonun başında toplanırdı, Eşref Şefik'i dinlemek için.. Radyo günleri.. Ne de güzel anlatırdı Eşref Ağabey, güreşleri, boks maçlarını.. Garbis Zakaryan'ı radyodan tanıdım ben.. Yarım asır sonra da, nihayet karşı karşıya gelip, el sıkıştım, cumartesi günü, Üç Horon Kilisesi salonlarında..
Kilise Vakfı önderlik etmiş, destek olmuş, "Garbis Zakaryan/ Altın Kalpli Eldiven" diye harika bir kitap hazırlanmış. Garbis orada, imzalayacak.. Bir de tören düzenlemişler.. Garbis kuşakları, öğrencileri orda anılarını anlatacaklar..
Anlattılar..
Hüseyin Yıldırım anlattı. Vedat Karakurum'un cenaze töreni.. Milli boksör.. Cami avlusunda toplanmışlar ki, tabutun üzerinde bayrak yok.. "Nerde bayrak" demiş, Garbis.. Koşuşmuşlar, bulmuşlar getirmişler.. Garbis, Hüseyin'in kulağına eğilmiş.. "Ölürsem benim üzerime bayrağımı örtmeyi unutmayın sakın.."
Kitabı hazırlayan Aram Kuran ve Erden Aktoğu'ya, Üç Horon Vakfı Başkanı Apik Hayrabetyan'a teşekkürler.. Sadece, muhteşem bir vefa örneği verdikleri için değil.. Bu ülke nice sporcular yetiştirdi.. Kitapları yok..
Hani Lefter, hani Baba Recep, hani Metin Oktay, Cahit Önel, Ekrem Koçak, Yaşar Doğu kitapları..
Garbis için yapılan törene, spor medyamız da müthiş bir ilgi gösterdi.. Yazılı ve görsel medyamız..
Ergun Hiçyılmaz vardı.. Hayati Telgeren.. Bir de ben.. Üç emekli.. Gerisi..
Hafta sonu tek haber, tek kare fotoğraf gördünüz mü?. Ya da bir haber bülteninde iki satır?.