EVDEN çıkarken dün sabah, son haberlere göz atıyorum.. İbrahim Tatlıses'i vurmuşlar.. Uzun namlulu silahla.. Sabaha kadar ameliyat geçirmiş.. Şimdi yoğun bakımda uyutuluyormuş..
Nereye çeksen, oraya gidecek bir suikast teşebbüsü.. Ama şimdi onları düşünecek vakit değil.. Acil şifalar dilemek zamanı.. Dua etmek zamanı..
Arabama bindim, gazeteye gidiyorum.. Yol boyu duvarlar TRT'nin dev afişleri ile dolu.. Yeni bir dizi başlıyor, onu reklam ediyorlar..
Dev boyda bir mafya babası.. Belinde bir kocaman silah.. Tatlıses'i vuran cinsten.. Yanında biri daha.. Onun elinde silah.. Ve.. Ve.. Görmediyseniz inanmazsınız.. Bu iki silah reklamcısının yanında bir çocuk.. On yaşında bir çocuk..
Bu afişe bakacaksınız ve TRT'nin başına koşacaksınız, o diziyi izlemek için..
TRT'nin geldiği yere bakar mısınız?.. Halkın paraları ile yaşayan TRT'nin.. Benim vergimle maaş alan, benim paramla program yapanların.. Yasaları koyanlar, TRT'nin kamunun değerlerini yükseltme görevini yerine getirmesi, reklamlara bağlı kalmaması, yani reyting oyuncağı olmamasını istedikleri için, ona halkın vergilerinden bütçe koymuşlar. TRT, Özel TV'lerin Polat Alemdarları ile yarışmasın istemişler..
Yapılana bakın.. Bu ülke çocuklara kötü örnek olmasın diye, ekranlarda sigaraları mozayıklar, buzlarken, TRT, ayni ülkenin duvarlarını, silahlı katillerin yanındaki çocuk görüntüleri ile doldurup özel TV'lerle reyting, yani, sidik (Affedersiniz) yarışına giriyor..
Ben paramı bunun için mi veriyorum, bu kuruma, İbrahim Şahin Beyefendi?.