GÜNLERDİR iki CD'yi birbiri ardına dinliyorum. Bıkmadan, usanmadan.. Üstelik ikisinde de, eski ve bildik şarkılar var.. "Nostaljik" de diyebilirsiniz. Ama o kadar güzeller ki.. Hele de "Yeni"lerden pek ses seda çıkmadığı günümüzde, eskilerin bu yeni derleme ve düzenlemeleri kolayca öne geçebiliyor..
Bakın, pazartesi, Dünya Sevgililer Günü..
Sinemalarda, televizyonlarda "Tek taş"lı reklamlar görüyorum. Hayır.. Sevgililer Günü'nün pahalı armağanlarla alakası yok.. Bir sevgi sözcükleri içeren kart.. Hadi yanına eklenmiş bir kırmızı gül.. Hadi hadi, içinde Aşk Hormonu denen fenil etil amin olan çikolatadan bir minik paket.. Hepsi, ama hepsi bu..
Ötesi keyfinize kalmış.. İsteyen araba alır, isteyen Bali gezisi planlar.. Cüzdan ve hayal gücüne göre.. Ama hediyenin pahası, aşkın çapını göstermez. Hediyenin içtenliği esastır.. Hele bizim töremizde.. "An beni bir kozla.. (Cevizle yani..) demiş atalarımız..
İşte bu iki albüm, o türden..
Birisi bizden.. Nilüfer..
En güzel şarkılarını düetlerle yenilemiş..
Anne Marie David'e Eurovision kazandıran "Tu te reconnairtres"nın Türkçesini, bu yıl Eurorvisiona gidecek Yüksek Sadakat'la seslendirmesi hoş bir seçim. Şebnem Ferah'la, Erkekler Ağlamaz, Teoman'la Sensiz Olmaz, Gece Yolcuları ile Haram Geceler dahil 12 nefis şarkı..
Bana sorarsanız, en güzel 14 Şubat armağanı..
..Biri onlardan.. "Aşk" deyince akla ilk gelen kent belki.. Paris.. Ve de en güzel aşk şarkılarının dili, Fransızca..
Albümün adı, L'amour en Paris.. Paris'te aşk..
Tabii Paris'te aşk, ölümsüz Jaques Brel ve ölümsüz Ne me Quite pas/ Terketme beni ile başlıyor..
Hemen ardından bir başka ölümsüz Dalida ve de Histore dun Amour.. Sonrasında Edith Piaflar, Charles Aznavourlar, Gilbert Becaudlar.. Love in Portofinolar, Soul le Ciel de Paris'ler, C'est si Bonlar, Autumn Leavesler, Jezebeller..
Tam bir aşk CD'si yani..