"Mısır'da ne var ne yok" diye haber kanallarını dolaşıyorum. Birinde bir siyasi konuşuyor..
"Yargıyı ele geçirmek istediğimizi söylüyor. Bir şeyi ele geçirmek için başkasının elinde olması gerek.."
İması açık, konuşanın.. "Yargı ellerinde.. Şimdi kaybetme korkusu içindeler.."
Konuşanın kim olduğunu güç bela öğrendim.. Çünkü bizim televizyonlarımızda konuşanın herkes tarafından tanındığı, bilindiği kabul edilir. Adları ve ünvanları bi zahmet ekrana bindirilmez. O kanalın patron ya da yöneticilerinden biri de çıkıp "Yahu niye yazmıyorsunuz. Aha, en ileri alet önünüzde. İki tık, tamam" diye hesap sormaz..
Geçen gece HaberTurk'e takıldım. İki kadın konuşuyor. Çok da önemli şeyler konuşuyor, çok da büyük laflar ediyorlar. Önemli birileri olmalılar. 10 dakikada birinin konuk, ötekinin kanalın sunucusu olduğunu tahmin ettim o kadar. Ayıp değil ya kardeşim, ikisini de tanımıyorum. Tanımaya da mecbur değilim. Ama kanal onları tanıtmaya mecbur. Tabii hesap soran olursa..
Neyse..
Güç bela öğrendim ki, konuşan Bekir Bozdağ'mış. AKP Gurup Başkan Vekili..
Hayır Sayın Bozdağ.. Bir şeyin ele geçirilmesi için, başkasının elinde olması gerekmez.. Tarafsız kurumlar da ele geçirilir.. Asıl sorun da budur. Tarafsızın ele geçirilmesi..
Yani bakın.. Bu ülkede seçimler yaklaştıkça artan ve bir fikri açıklamaktan çok, kullanılan üslupla sadece ortalığı geren siyasal tartışmalara girmiyorum. Sadece mantık açısından yaklaşıyorum konuya.. İktidar Partisi Meclis Gurup Başkan Vekili "Güvenilir" olmalı. Mantık hataları yapan değil..