İstanbul'un üç büyük ve önemli merkezi, Lütfi Kırdar, Cemal Reşit Rey ve Muhsin Ertuğrul salonları, ayni çıkmaz sokağın üzerinde. Bu çıkmaz sokağa Belediye bir de iki yanlı otopark yapmıştı, günde 160 lira kazanmak için.. Çıkmaz, yani girip de dönmek zorunda olduğunuz sokak 1.5 şeride inmiş.. Al sana tıkanma, al sana kilit.. Bir gece üç salonda da program olunca, araba kuyruğu Mecidiyeköy'e kadar sarkmıştı. Yürüsem 15 dakikada gideceğim yolu araba ile 1.5 saatte aşmış, konserin ilk bölümünü kaçırmıştım. Önce yazdım rezilliği..
Sonra..
Gittim, belediyenin ve vilayetin trafik konusunda en yetkili adamlarına durumu yerinde gösterdim. "İtfaiye de bu yola açılıyor. Bir yangın ihbarında itfaiye aracı binadan caddeye çıkarken, malı geçin, can kurtarmak için saniyeler önemli.. Nasıl olur uzun dakikalar kaybına sebep olan bu parklara izin verir devlet" dedim. Hepsi "Rezillik" dediler. "İnanılmaz" dediler..
Belediye müdahale etti. Ordaki oto parklar kaldırıldı. Çıkmaz sokağın sonuna, pek biçimsiz, pek işlevsiz ve zevksiz bir yay yapıldı ki, çıkmaza giren arabalar, ileri geri manevra yerine, U dönüşü yapabilsinler.. Orası tayyare meydanı gibi genişken, niye o daracık U yapıldı?. Çünkü İstanbul'un sahibi yok. Kadir Topbaş bir, sadece bir defa gidip görse "Bu ayıptır" diyecek ve o da 24 saatte düzelecek.
Geçiniz. Biz ona da razı olduk.
Bir gece gittik ki, belediyenin kaldırdığı oto park yerlerine değnekçi mafyası el koymuş. Gene iki yanlı park, bu defa belediye fişi değil, mafya haracı.. İyi mi?.
"Belediye kendine düşeni yaptı, şimdi sıra vilayette" dedik..
Yazının çıktığı sabah İstanbul Valisi, bizzat aradı..
"Hıncal Bey, eleştirileriniz bize yol gösteriyor, mutlu ediyor. Lütfen devam edin. Siz söyleyin, biz çözeriz" dedi.
İstanbul'un yeni valisi ile ilk konuşmamızdı. Çok mutlu oldum. "Ne duyarlı bir valimiz var" dedim.. "Bu iş artık çözüldü" dedim.
İşler bir ara çözülür gibi oldu da.. Cumartesi akşamı gene CRR'ye gittim, konser için. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Gene iki yanlı, hatta yer yer duble park. Değnekçi mafyası gene iş başına dönmüş.. Devlet yasağı, tarihsel süreci içinde, 3 günde bitmiş..
Yani.. İstanbul Vilayeti'nin o koskoca Emniyeti'nin gücü topu topu 150 metrelik ama çok kritik bir yolda devlet otoritesi kurmaya yetmiyor.. Valinin özel emrine rağmen..
Bunca özen, bunca uyarı, bunca emire rağmen 150 metreyi çözmekten acizse bu kentte yerel ve genel yönetim, 15 milyonluk kentin sorunları çözülür mü?. Ümidiniz var mı?.
Ben vazgeçtim.
Sayın Topbaş, hemen emir verin.. O yol boyu, üzerinde çarpı işareti olan "Duraklamak bile yasak" levhalarını kaldırtın. Yerine İspark levhalarını yeniden koydurun., Orası resmi otopark olsun yeniden.
Hem devlet rezil olmasın, hem de bizim paramız mafya değnekçilerine değil, fiş karşılığı belediyeye gitsin, hiç değilse..