İlk yarıdaki 11 ve Tuncay'ın mevkiisi ile başlayalım...
Sahaya çıkan takıma, dizilişe ve oynadığımız futbola bakınca "Türk futbolunun en talihli gecesi" diyebiliriz. İnsanlar yanlışlarını genelde çok pahalı bedeller ödeyerek öğrenirler. Biz, bütün yanlışlarımızı gördük ve kazandık. Böyle bir şans bir daha ele geçmez. Hiddink'in galibiyeti bir kenara bırakıp şapkasını önüne koyması ve A'dan Z'ye her şeyin yanlış olduğu bu takımdan vazgeçip işe sıfırdan başlaması lazım. Bana dizilişi sorduğunda aklıma meşhur deyişimiz geldi: Deveye sormuşlar "Boynun niye eğri?" diye. Şu takımın neresi doğru ki, onu söyleyeyim. Maç boyu en iyi oyuncumuz İsmail. Tesadüfen, Hakan Balta sakat diye oynuyor. Galatasaray'ın oynatmadığı Hakan Hiddink'in direkt adamıydı. Sakatlandı, tribüne çıktı da; İsmail girdi. Sadece bu örnek yeter. Fi tarihinde kalmış Sabri-Hamit futbolu. Oğuz Çetin'in kafasındaki o hayal yüzünden Avrupa'nın en iyi beklerinden Gökhan kenarda, neredeyse bir senedir oynamamış Sabri sahada.
Aurelio'nun oyunu ışığında çok mu çekindik rakipten?
Aurelio'nun ne oynadığı belli değil. Stoperlerin önünden ayrılmıyor. Hücuma çıkmıyor. Orta sahaya bile gelmiyor. Allah'tan adamların hücum gibi bir niyetleri yok. Olsa, orta sahayı elimizle Belçika'ya teslim edeceğiz. Aurelio takımı 10 kişi oynatıyor. Almanya'ya karşı Aurelio'yu adeta üçüncü bir stoper, ön libero gibi kullanırsın. Ama kendi sahanda Belçika'ya karşı oyunun en kritik alanından bir kişi eksiltmenin anlamı var mı? Belçika genç bir takım. Koşmaktan başka bir özelliği yok. 10 kişi kalıyorlar. Arda'nın plasesi adamın ayağına çarpıp kaleciyi kontrpiyede bırakınca maçı kurtarıyoruz. Çünkü top oynamayan Belçika'dan iki duran top golü yiyoruz. Hem de aynı adamdan. Hadi birinciyi yedin. Artık bir takımın savunması duran topta nerede duracağını bilmez mi? Kaleci iki golde de hatalı. Ama benim orada 6 adamım varken, Belçikalı'nın kafayı vurmasının kabahati kimin? Kaleci çıkmadı ya da yanlış çıktı diye ille gol mü olacak?
Sıfırdan başlamalı dediniz. Buna zaman var mı? Bir ay sonra rakip Almanya.
Bir ay önemli bir süre. Hiddink'in Oğuz Çetin baskısından ve telkinlerinden kurtulup "Türk Milli Takımı'nın hocası benim" demesi ve kolları sıvaması lazım. Bu takım, A'sından Z'sine Oğuz Çetin imzalı. Oğuz Çetin imzalı takım Güney Afrika'ya gidemedi. Aynı şeyi bir daha yaşamanın alemi yok. Bunu Türk futbolunun başındaki Mahmut Özgener'in de, Lütfi Arıboğan'ın da bilmesi lazım. Sen 10 kişilik Belçika'yı kendi sahanda böyle zorla yenebiliyorsan, finallere nasıl gidersin? Gitsen orada ne yaparsın? Fatih Terim'den kalanlar devam edecekse, Hiddink'i niye getirdik? Fatih Hoca'dan iyi hoca mı var? Yanlışlarını da görmüştü. Devam ederdi. Hiddink'i yeni takım kursun diye getirdik. Beyefendi, Türkiye'ye maç seyretmeye gelmeye tenezzül etmiyor. Gelmeyince işte bu. Kırmızı kart görmesine ramak kalmış adam takımın kaptanı. Emre'nin oynayıp da yüreğimizin ağzımıza gelmediği bir maç var mı? Bu adamı kaptan yapıyorsun. Türkiye bundan çok daha iyi takım çıkarır. Bundan çok daha iyi futbol oynar. Bu gece sadece koşan Belçika'nın yerine biraz top bilen Avrupa takımı olsa hezimete uğrardık.
Kendi sahanda oynuyorsun. Rakibinden teknik olarak çok üstünsün. O zaman sahanın fevkalade iyi olması lazım. Türkiye'nin çimi en kötü sahalarından birinde oynuyoruz ki, teknik üstünlüğümüz kalmasın.