KEMALE ermenin kerametinden olsa gerek yakın dostlarımla ülke konut inşaatının kaderini değiştirdiğimiz günleri facebook'da yadederken can okuldaşım Colorado Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Böl. Başkanı Fahriye Sancar bahsetti, sonra gönderdi bu kitabı.. Emlak Bankası 1926-1998 (Türk Tarih Vakfı Yayınları)..
Ortak yazarları Doçent Doktorlar Murat Güvenç ve Oğuz Işık.. 1999'da yazmışlar bu tarihsel değerlendirmeyi. Banka 2001'de, 75'inci yaş gününde, Türkiye'nin Konut İhtisas Bankası olarak başarıyla sürdüre geldiği misyonuna son verileceğini hissetmiş olsa gerek ki tarihiyle yüzleşmek üzere bu bilimsel değerlendirmeyi hazırlattırmış.
Beni ilgilendiren Emlak ve Eytam Bankası olarak başlayıp, ağzında yuvasını taşıyan leylek amblemli Emlak Kredi Bankası'yla devam eden sürecin 1988'deki kırılma noktası. Turgut Özal'ın özel sektörden transfer prensleri olarak tıpkı paranın konvertibilitesi gibi devrimsel iyileştirmelerden biriyle, toplu konut yapımının yeniden yapılanmasıyla, görevlendirilmiştik.
Zamanla yarışan rüya takım, Anadolu ve Emlak Kredi Bankalarını İstanbul'da birleştirerek yepyeni logosuyla Emlak Bankası'nı kurdu. "Tanrım beni baştan yarat" operasyonuydu bu. Geleneksel kalıbın kırılmasıyla sağlanan kolaylıklarla 3.5 yılda 18 değişik yerleşkede 180 bin konut hacimli projelere eşzamanlı girildi. Şimdi her biri birer kasaba büyüklüğündeki Anatepe/ Ataşehir, Ataköy, İzmir Denizbostanlı/ Mavişehir gibi yerleşkelerin yanı sıra Uydukent kavramının ansiklopedik karşılığı Bahçeşehir, Konutkent, Sinanoba, Mimaroba, Elvankent, Gaziemir, Mutlukent, Bilkent gibi konut inşaatları pıtırak gibi topraktan fışkırdılar. "Arsa+ İnşaat+ Finansman karşılığı hasılat paylaşımı" ve benzeri modellerle projeden yapılan satışın hasılatı inşaata aktarılarak konut hacmi ve de inşaat kalitesi arttırıldı. Bu hızı sağlayacak, büyük depremden alnının akıyla çıkmış Tünel Kalıp teknolojisi eşzamanlı ilk ve yoğun kullanıma bu projelerde başladı.
Söz konusu projelerin müellif mimarı ve inşa ettiren ita amiri olarak onur duyma, gururlanma kredisini takım arkadaşlarım Metin Engünşen ve Ahmet Ertekin'den başkasıyla katiyen paylaşmayacağım. Ülkede hiçbir inşaat adamına nasip olmayan bu büyük "ilk ve en iyileri yapma" başarısını, tarafsız bilim adamlarının resim ve belgelerle sunduğu 368 sayfalık eserde okuyunca "Ben ordaydım" duygusuyla koltuklarım iftiharla kabardı. Artık "Beni anlamadınız ya ben ona yanıyorum" demiyor ve de balkondan bizden sonra geri dönülen Taş Devrini hayretle izliyorum.