Bakın, "Olmaz" denen oldu.. Dağ, Musa'ya geldi bu defa.. Bütün yapacağınız şey, Nişantaşı'na, M. Kemal Öke Caddesi'ne kadar gitmek.. Hemen orda Portakal Galerisi var.. Bir çılgın adam, dostu olmaktan gurur duyduğum Raffi Portakal, resmin en büyük sanatçılarının eserlerini getirmiş, sergiliyor.. Pardon bir Rodin, bir de Giocometti heykeli de var, muhteşem resimler arasında..
Monet'den, Picasso'ya, resmin en büyük ustaları ayni sergide.. Yarım saat içinde Chagall, Dali, Le Courbasier (Evet o.. Mimar.. Ressamlığı da var), Manet, Matisse, Miro, Renoir, Rodin, Sisley, Utrillo ve daha kimleri, kimleri görmeniz mümkün..
Hayır fotoğraf, video falan değil.. Resimlerin orijinalleri..
Dünyaca ünlü resimleri bir arada, bir nefeste ve de bedava seyretme şansınız var. Bunları Avrupa'da yerlerinde görmeye kalksanız, ömrünüz de, paranız da yetmez, öylesi..
Raffi bunları nasıl getirmeyi başarmış.. Bilemem.. Sigortaları servettir yahu..
Yani bende bir tanesi olsa, önünde yatarım, geceleri uykularım kaçar.. Öyle bir hazine ki, bir şey olsa, yerine koyman mümkün değil.. New York'taki ikiz kuleler yerine dördüzünü yaparsın icap ederse, parayı bastırır. Ama bunları bir daha.. Mümkün değil.. Öyle hazine yani..
İşin en güzel yanı ne bilir misiniz?.
İlk günlerde daha iki bin kişi gezmiş sergiyi.. Raffi okullara yazmış.. "20'şerlik guruplarla gelin, bana da haber verin, ben anlatayım çocuklara" diye.. Bu ne muhteşem düşüncedir..
Sergideki en pahalı eser, Picasso'nun Şapkalı Kadın'ı.. Karşısında bir koltuk var.. Oturdum, yarım saat baktım.. Raffi geldi yanıma.. Merak etmiş.. "Ne düşünüyorsun" dedi.. "Düşünmüyorum, bakıyorum" dedim..
Beni asıl büyüleyen Monet'nin Vetheuel Yakınları oldu. 1881'de Paris yakınlarında tarlalar.. Arkada Notrdam'ın slüeti.. Önde ağaçlar ve ekinler arasına gizlenmiş kadın.. Monet'nin sevgilisi.. O zaman, ressamın en iyi arkadaşı ile evli olan kadın.. Renoir'in Elmalı Natürmort'una bayılacaksınız.. "Siz elmayı seviyorsunuz diye elmanın da sizi sevmesini beklemeyin" diyen Nazım'a inat sanki, boyamış bu elmayı Renoir.. Bu elma sizi seviyor çünkü.. Nereye gitseniz size dönüyor, size bakıyor.. Da Vinci'nin, Mona Lisa'nın gözlerinde uyguladığı tekniği Renoir bu elmada kullanmış.. Bunları nerden mi biliyorum?.. Eee. Hıncal olmak kolay değil.. O her şeyi bilir.. Palavra.. Öyle bir şey yok. Hıncal, merak eder ve sorar öğrenir.. Raffi anlattı, size anlattıklarımı.. Gidin, gezin size de anlatır..
Gidin.. Çocuklarınızı da götürün, ama acele edin.. Zira sergi şubat sonuna kadar açık.. Şubat da 28 çeker, kısmete bakın. Martta açılsa, 3 gün daha kazanacaktık..
Gidin.. İstanbul dışındaysanız da gelin.. Otobüse, trene, vapura, uçağa atlayın gelin.. Sabah gelin, seyredin, akşama dönün..
Ne yapın, edin bu sergiyi gezin.. İnsanoğlunun hayatında böyle şans bir kez olur.
Dağ Musa'ya her gün gelmez..
Bu sergi dünya çapında.. Niye?.. Dünyada pek çok sergiye gittim. Böyle bir sergilemeye ilk defa rastlıyorum.. Öyle bir aydınlatma tekniği uygulamış ki Raffi.. Etraf karanlık.. Çerçeve bile gölgede.. Sadece tablo pırıl pırıl.. Bu ışıklandırma sayesinde resmin tüm ayrıntılarını görebiliyorsunuz.. Resmin içine giriyor, resmi yaşıyorsunuz..
Benim Güzel Türkiyem işte bu.. Kendi güzellikleri yetmez.. Dünya güzelliklerini de sergiler..
Bu sabah güzel Türkiye'me uyanacağım. Bu sergiye bir daha, yarın bir daha gideceğim.. Güzelliklere güzellik katacağım..
"Güzel Sanatlar içinde en güzeli, güzel yaşama sanatıdır" çünkü..