Allah'tan yazım orada duruyor ve daha mürekkebi kurumadı Haşo!.. Ben onu mu dedim?.. Bu nasıl lafı tersinden anlayıştır?. Bana "Bu nasıl çarpıtma" diyorsun. Ben sana demeye kıyamıyorum, bak..
Sen bana "Onlarla nasıl dostluk kuruyorsun" diye sordun.. Ben de sana anlattım ki benim için "Onlar" yoktur.. Ben ortak noktaları arar, iyi yanları seçer "Biz" diye bakmaya uğraşırım, herkese..
Biz!..
Tabii toplumsal.. Tabii ulusal da değil, evrensel bir sorun "Onlar" yaratmak.. Sen küresel bir sorunun, bireysel örneğisin.. Onu dedim..
"Boş ver 'Onlar'ı, 'Biz' olmaya bak" dedim..
Geçmişte kötü çok kötü şeyler olabilir. Oldu da.. Onları unutmaz, onları bağışlamazsak, nasıl "Biz" oluruz?.
Atatürk'ün süvarileri 17 Eylül sabahı Bandırma'ya iki saat gecikse, ben dünyada olmayacaktım. Çünkü kapıları dışarıdan zincirlenmiş ve ateşe verilmiş caminin içindekilerin biri 13 yaşındaki babamdı.
O yıllarda karşılıklı olanları hep kaşır, hep konuşur, hiç affetmezsek, bu iki ulusun bunca ortak yanı varken, kini, nefreti, öfkeyi ve düşmanlığı ayakta tutarsak Ege'ye barış, Ege'ye huzur, Ege'ye mutluluk gelir mi?. Sarı Gelin'i dinlerken beraber ağladığım Ermeni, durmadan 1915'te kim kimi daha çok kesti kavgasına girersek, kardeşim olabilir mi?. Kürdü, lazı, çerkezi.. Alevisi, Yezidisi, Yahudisi, Hıristiyanı..
Bizleri ayıran şey yok. Hele geçmişte yapılan yanlışlar.. Kötülükler.. Senin deyişinle, çirkefler, çirkinlikler.. Ayıplar..
Ama insanların içinde güzellikler de var. Güzel şeyler de var. Pişmanlıklar var mesela.. Yaptıklarından utanmalar var. O çirkinliklere takılıp, nefretlerle yaşamaktansa, güzellikleri keşfedip dostluklar kuruyorsam ve de bunu sana da tavsiye ediyorsam, fena mı yapıyorum Haşo!..
Unutmaz ve affetmez, güzellikleri bulup çıkarmaz, "Onlar"ı, "Biz" yapamazsak, benim Can Dostum, bu kötülükler, düşmanlıklar, çirkinlikler, çirkeflikler dünyasındaki yangına körükle gideriz.