Mesleğinin zirvesine tırmanırken kaza geçirip kör olan adam.. Birlikte çok mutlu çalışan delikanlı ile orta yaşlı adama "O senin baban yavrum" diyen kadın.. Babasını tedavi ettirmek için fahişelik yapan, yetenekli ama meteliksiz sevgilisinin ihtiyacı olan parayı versin diye zengin iş adamının koynuna giren fedakar dişi..
Efendim, hatırlıyor musunuz?..
Yeşilçam'ın artık geride kaldığını düşündüğümüz, artık mizah konusu olan filmleri mi diyorsunuz?..
Ben de öyle diyorum.. Diyorum da.. Yeşilçam değil.. İspanyol.. Hem de ne İspanyol..
Pedro Almadovar!.. Oscar dahil, 100'e yakın ödül kazanmış Almadovar!.. Ve de onun geçen yıl Cannes'da Altın Palmiye'ye aday olan (Allahtan alamayan) filmi. Kırık Kucaklaşmalar.. Los Abrazos Rotas!..
Ben Almadovar filmlerini sevmem.. Diyalogsuz, hareketsiz sıkıntılarla dolu festival filmleri çeken yönetmenler sınıfındadır benim sözlüğümde.. Bu defa ümitli gittim.. Çünkü diyorlar ve yazıyorlardı ki, Almadovar bu defa farklı..
Gidenlerden de "Hoş" diyenler çıktı..
Gittik..
İlk yarı fena değil. Meraklı bir film gibi, aktı gitti.. Ama ikinci yarı, önünde köhne lokomotifli bir kara tren.. İt Allah it, gitmiyor..
Nihayet bitti.. Niye bitti, onu da anlamadık ya.. "Vakit doldu, yeter" demiş olmalı yapımcı..
Gördüğüm en sıradan, en kolay unutulacak Penelope Cruz da olmasa, hiç ama hiç çekilmeyecekti, aslında..