Anayasa Mahkemesi'nin DTP'yi kapatma kararının adını "Hukuki" olarak, bizzat mahkemenin başkanı Haşim Kılıç koydu. Hukuki karar günlerdir tartışılıyor.
Keşke siyasi olsaydı..
Bugün, ülkesini yürekten düşünen, bu ülke sınırları içinde yaşayan herkesi kucaklayan herhangi birinin, çok tatsız sonuçlar vereceği açıkça bilinen ve görülmeye de başlayan kararı desteklemesi mümkün değil.
Peki, adı üstünde Anayasa Mahkemesi, yani bu ülkenin en üst düzey hukuk kurumu siyasal karar verebilir miydi?.
Verdi ya!..
AKP kararı siyasal değil miydi?.
Mevcut yasalar çerçevesinde AKP'nin suç işlediğinde, 11 yargıcın 10'u birleşmedi mi?. 6 yargıç "Kapansın" demedi mi?. Ama AKP'yi kapatmanın ülkeyi nerelere götürebileceğini bilen ve gören 4 üye, cezanın şeklinin değiştirilmesi yönünde oy kullanmadı mı?. Oylama 6-5 "Kapatılsın" olduğu halde, kapatmak için 6-5 değil, en az 7-4 çoğunluk arandığı için AKP açık kalmadı mı?.
Peki kötü mü oldu?. "Kötü oldu" diyecek kaç kişi var bu ülkede?.. "Kapatılsın" oyu veren o altı yargıç dahil..
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı ile ülke nasıl derin nefes aldı, hep biliyoruz.
Ayni şey DTP açık kalsaydı, gene olacaktı. Ne yazık ki mahkeme bu defa "Siyasal" karar alamadı.
Peki "Hukuki" karar alabildi mi?.
Bugün ülkede en ılımlı, en üniter devletten yana, en devlet deneyimi olan ve de Kürtler arasında en saygın, en güvenilir lider durumundaki Ahmet Türk'ü mahkûm edip, adeta İmralı sözcüsü Emine Ayna'nın serbest bırakılmasının nasıl bir hukuk olduğunu biri bana anlatabilir mi?..
Böyle bir karar "Adil" olabilir, kamu vicdanını tatmin edebilir mi?.
Efendim, dava 2 yıl önce açılmış, savcının o zaman yazdığı iddianamede Emine Ayna'nın adı yokmuş. Savcı ek iddianame de vermemiş.
Geçiniz.. Hukuku savcılar değil, yargıçlar gerçekleştirir.
Savcı en ağır cezayı ister, mahkeme beraat ettirir. Savcı "Beraat" der, mahkeme "Müebbet" verir. Savcı kamunun iddiacısıdır, o kadar. Yargı erkini elinde tutan yargıçlardır.
Hukukçu olmadığı halde Anayasa Mahkemesi Başkanı olabilen Haşim Kılıç'ın açıklamaları kamuoyunu tatmin etmedi. Kılıç'ın böyle bir açıklama yapma gereği duyması, zaten kendisinin de durumun farkında olduğunun kanıtıydı.
Anayasa Mahkemesi'nin raportörleri var. Savcının iki yıl önceki iddianamesiyle karar günü arasında olup bitenler ve çocukların bile bildiği gerçekler "Efendim dosyada yoktu" diye göz ardı edilir ve ülke bölünme tehlikesi içindeyken, güvercinler bağlanıp, meydan şahinlere bırakılırsa, bu karar hukuken adil, siyaseten ülkenin menfaatleri yararına olur mu?.
Şimdi ülkeyi aydınlığa çıkarmak, güçlü ve cesur olanların çok ama çok soğukkanlı, sabırlı, hoşgörülü ve kucaklayıcı olmalarıyla mümkün..
Ufukta böyle birilerini görüyor musunuz?.