İkidir Antalya dönüşü yazmaya niyetlendim, ikisinde de olmadı..
Antalya'da iki harika yol var.. Birisi Eski Lara Yolu.. Harika bir sahil yolu.. Üzerinde gitmek dünya zevki.. Ama uygulama ile işkenceye dönüşmüş..
Antalya Belediyesi ve de Trafik Müdürlüğü'nün acz ifadesi sanki.. "Biz bu yolda hız yapılmasını önleyemiyoruz. Gücümüz yetmiyor" demişler ve caddeye, doldurmuşlar kasisleri.. Arazide jiple ine çıka gider gibi gidiyorsunuz. Daha doğrusu gitmiyorsunuz. İnsanlar mecbur kalmadıkça, Antalya'nın bu harika yoluna uğramıyorlar..
İstanbul'da Boğaz, ya da surların dibindeki Sahil Yolunun böyle 100 metrede bir kasisli olduğunu düşünün bir, nasıl nefret edersiniz?.,
Devletin ve yerel yönetimin aczi, vatandaşa işkence olarak dönmemeli..
İkincisi..Kırcami yolu.. Bahçelerin, tarlaların, sebze, meyve ve çiçek tarhları, dünya şirini köy evleri arasından geçen, bitsin istemediğiniz bir doğal yol.. Örnekleri hele böyle turistik yörelerde öyle az kaldı ki.. Etraf da, Antalya'nın son kalan akciğeri, nefes alma yeri..
Şimdi arazi pahalı ya.. Burası imara açılacak ve bu dünya güzelliğinin yerini Antalya'da zaten yarısı boş duran, gök delen apartmanlar alacakmış.. Yaratılacak rantı düşünebiliyor musunuz?.
O çiçek tarhı, turistik Antalya arsası olunca, değeri nasıl artacak hesaplayabiliyor musunuz?.
O güzellik, o nefes alma alanı yok olacak, kimsenin umurunda değil..
Gözleri para hırsı öyle bürümüş..