"Sil baştan ederiz" bu ülkenin başbakanına yakışan bir söz değil.. Recep Tayyip Erdoğan'ın hele kızdığı zaman aklına gelen ilk şeyi söylediğini biliyoruz.. Ama bir başbakanın böyle konuşmaması gerektiğini de biliyoruz..
Türkiye çok kritik günler yaşıyor.. Çok ama çok öneli bir sırat köprüsünden geçiyoruz..
Bu geçiş sırasında, dengeyi bozmak isteyenlerin sayısının fazla olduğunu da görüyoruz. Kişisel ihtirasları, ya da partilerinin sandık hesapları yüzünden, açılımın başarısızlığa uğraması için ellerinden geleni yapanlar var..
Ülke liderinin, yani Başbakan'ın, tüm bu gelişmeleri tahmin ederek, hazırlıklı, soğukkanlı ve yatıştırıcı olması gerekirken, tahrikçilerin adeta tuzağına düşerek "Sil baştan ederiz" demesi önemli bir hata.
Nitekim yardımcıları ertesi günden itibaren, bu sözleri yumuşatma çabalarına giriştiler..
Başbakan'ın tam da bu sırada yurt dışı gezisine çıkması, bir talih!.
Dileriz bu gezi sırasında kendi kendisine kalma, düşünme fırsatı bulur ve "Sil Baştan etme"nin feci sonuçlar doğurabileceğini görür..
Açılımın rafa kaldırılması mümkün değildir.
Başbakan da, barışı samimi olarak isteyenler de bu işin bir günden öbürüne çözülecek bir şey değil, uzun, sabırlı ve soğukkanlılıkla yönetilmesi gereken bir süreç olduğunu kabul etmek zorundadırlar.
Tahriklere kapılmadan, korkmadan, geri adım atmadan, herkese, özellikle de taraflara sabırla, gerekirse tekrar tekrar anlatarak yönetilirse, başarıya ulaşılabilecek bir süreç bu..
Kızmamak, öfkelenmemek gerek..
Ne demiş eskiler, unutmayalım..
Öfkeyle kalkan, zararla oturur..
Başbakan'ın öfkesi, sadece kendisini değil, ülkeyi de zararla oturtur, üstelik!..