Siyaset yazmaktan hoşlanmıyorum. Zaten yeteri kadar yazan olduğu için pek fazla gerek de görmüyorum.. Ama bazen patlıyor insan..
Konu magazin programlarından yansıdı.. Yaşar Nuri Öztürk Hoca, Hülya Avşar'ın programını terk etmiş.. Sebep?..
Hülya, Recep Tayyip Erdoğan propagandasına alet oluyormuş. Nasıl?. "Recep Tayyip Erdoğan'ın yerini alacak kim var" demiş, Hülya..
Haksız mı?..
Bu ülkede bugün, bir değil, bin seçim yapılsa, AKP'yi devirecek parti, Erdoğan'ı devirecek lider var mı, ortada?..
Bir yığın muhalefet partisi.. Hepsini alt alta, üst üste, yan yana koysan, tek listede birleştirsen kazanamazlar.. Onlar "Muhalefet" olarak doğmuşlar.. Öyle de gidecekler.. İktidar olmaya akılları ermediği için, güçleri yetmiyor..
Mustafa Sarıgül'ün "Değişim" diye kolları sıvaması bundan..
"Neyi değiştireceksin" diyorlar.. Adamın sloganında yazılı neyi değiştireceği..
"Ben muhalefet değil, İktidar Partisi kuracağım!.."
Niyeti, amacı değiştirecek.. Daha ne olsun?.
Dileriz başarır. Dileriz bu ülkede AKP karşıtlarını seçime umutla götürecek bir parti çıkar..
Bakın açık söylüyorum.. Bugün seçim yapılsa ben sandığa gitmem..
AKP'ye vermem.. Onun dışında vereceğim parti var mı?..
Yok!..
Niye gideyim o zaman?..
Böyle düşünen kaç yüz bin insan var bilir misiniz?..
Bunun sebebi Deniz Baykal'dır..
"Küçük olsun benim olsun" diyen ve ana muhalefet liderliğine razı olan Deniz Baykal..
Bu ülke yönetimi teslim alacak bir lider vasfına asla sahip olmadığını hep ilan eden Deniz Baykal..
Partide kendisine rakip olur diye, tüm parlayan ve parlayacak, partiyi ileriye, iktidara götürecek isimleri tasfiye edip, emir kullarını etrafında toplayan Deniz Baykal..
Recep Tayyip Erdoğan'ın yerinde olsam, Baykal'ı el, hatta baş üstünde taşırdım. Baykal ana muhalefet lideri oldukça, Erdoğan'a yönelik sandık tehdidi asla olamayacaktır çünkü..
Baykal, Erdoğan'ın garantisidir.
Şu son ayıbına bakar mısınız?..
Yahu bu ülkenin en büyük sorunu değil mi, Güneydoğu.. İki taraftan on binlerce genç ölüyor.. On binlerce ana ağlıyor.. Ülkeye harcansa, belki de aç, işsiz, umutsuz insan kalmayacak..
Trilyonlar, katrilyonlar silaha, mühimmata gidiyor.. Kardeş kardeşi vursun için harcanan paralar, yatırıma yönlenemiyor... Ülkeye servet, insanlara refah getirecek tarım alanları kullanılamıyor.
Güneydoğu sorunu bitse, kardeşin kardeşi öldürmesi bitecek, ülke hızla refah patlaması yapacak..
O zaman bu ülkede, vatanını, milletini seven herkes, çözüm için çırpınmak zorunda değil mi?..
Baykal'a bakın.. Çözümsüzlük arıyor..
Yahu diplomasi, yahu politika, "Diyalog" tur.. Diyalogu sürdürmektir. Sen ülkenin en hayati sorununda diyalogdan kaçarsan, bu ülkeyi, bu ülke insanını sevdiğine kimi nasıl inandırır, bu ülkeyi yönetebileceğin güvenini nasıl verirsin..
Nedir o "Kamera" rezilliği..
Başbakan seninle, özel ikili görüşme istemiş.. Ne demek "Kaydedelim.."
İşte Erdoğan meydan okudu..
"İlle açık görüşme istiyorsan, işte naklen yayın yapan Meclis.. Gel orda konuş, ben de cevabını vereyim.."
Bu mudur?..
Gelinmesi gereken nokta bu mudur?..
Yahu, olumlu, olumsuz, bir takım gelişmeler var.. Ülkenin başbakanı sana, belli ki bir kısmı şimdilik aranızda kalması gereken bilgiler verecek.. Fikrini alacak.. Bundan kaçar mı insan?.. Bundan kaçar mı, ülkeyi yönetmeye talip bir lider..
Ama niyet belli..
Cumhurbaşkanı "Ana muhalefet lideri, Milli Güvenlik Kurulu'nda da olmalı" dedi.. Harika bir açılım. Çünkü MGK, ülkenin temel sorunlarını konuşup hükümete tavsiye kararları alan bir danışma kurulu.. Görüşmelerin yayını yasak.. Bu kurulda Ana Muhalefet lideri de olsa, nelerin konuşulduğunu bilse, kendi fikirlerini söylese kötü mü olur?..
Baykal kafasına göre kötü olur.. Çünkü o, ülke sorunlarının çözümü için işbirliği yapma yanlısı değil..
Sorunlar devam etmeli ki, o da muhalefete devam etsin..
Sevsinler lideri!..