Sevgili kardeşim Mehmet (Yakup Yılmaz) ismimi vermeden benim yazıma karşı çıkmış. Elmalarla armutları karıştırdığımı iddia etmiş..
Bir defa onun için kullandığım "Kardeşim" sözcüğü lafın gelişi değil. Mehmet'le biz gerçekten kardeş gibiyizdir. Hayatta en sevdiğim, en güvendiğim dostlarımdan biridir. Fikirlerin farklı olması, gerçek dostlukları sarsmaz..
"Sabah kötü günler yaşarken, Doğan gurubunun en okunan yazarları yangına körükle gidiyorlardı.. Çünkü Sabah'ın batması, Doğan gurubunu tekel yapacaktı. 'Patronlar aralarında savaşabilirler. Biz gazetecilerin özgürlüğü ise, piyasada pek çok gazetenin varlığı ile mümkün. Bu savaşa karışmayın' diye yazıyordum. Ne dediğimi bugün herhalde anlamış olmalılar" demiştim ya..
Mehmet "Sabah'a el konması ile, Doğan'a kesilen vergi cezaları ayni şey değil" diyor..
Anlamadım.. Niye değil.. İkisinde de, devletin iki yayın gurubu hakkında iddiaları var. Sabah, kendi bankasından borç aldığı için suçlandı. Hürriyet vergi kaçırmakla.. Sabah'ın başına gelmedik kalmadı. Doğan gurubu dimdik ayakta. Dava adil mahkemelerde karara bağlanacak..
Bakın hiçbir karşı iddiada bulunmadan, Mehmet'in yazısında söylediklerini doğru kabul ediyorum..
Diyor ki Mehmet.. "Akşam'a el konulmasına gerek kalmadı. Çünkü sahibinin mal varlıkları TMSF'ye borcunu karşılayabildi."
Diyor ki Mehmet.. "Sabah ve atv'nin satışında fiyatın düşmesi için Başbakanın bizzat devreye girerek talipleri caydırdığını da unutmayalım.."
Peki sevgili Mehmet, Başbakan talipleri caydırıp, Sabah ve atv'nin çok ucuza satılmasını sağladığı halde oluşan fiyat, TMSF'ye tüm borçları kapadı. Hesap kesilirse, hatta Dinç Bilgin'e hâlâ 100 milyon dolar falan kalacak.. O zaman niye kampanya açtınız, Sabah'a el konsun, Sabah çöksün diye?..
Bir soru daha Mehmet.. Dinç Bilgin, Aydın Doğan'la, Zafer Mutlu'nun bana getirip okuttuğu o resmen açıklanmayan anlaşmayı imzaladığı günden başlayarak Sabah'a saldırılarınız niçin bıçak gibi kesildi?. O dönemde Doğan gurubundan tek bir satır eleştiri örneği gösterebilir misin?.. Peki Dinç Bilgin, Aydın Doğan'dan ayrılıp Turgay Ciner'le anlaşır anlaşmaz, yaylım ateşinin işaret almış gibi yeniden başlaması sadece tesadüf mü?.
Peki, Sabah, Ahmet Çalık tarafından satın alındığında bu defa "Yandaş basın" diye başlatılan yıpratma kampanyası ne oluyor?..
İktidarı destekleyen köşe yazısı eğer bir gazeteyi, gurubu "Yandaş" yapıyorsa, sayalım mı, Doğan Gurubundaki destekçi yazar, köşe ve yazı sayısı, Sabah'ı katlamaz mı?.
"Yandaş" diye iddia edeceğin her Sabah yazı ve yazarına karşı, sana 3 Doğan Gurubu yazar ve yazısı göstermemi ister misin?.
Doğan Gurubuna o müthiş vergi cezası geldiğinden beri Nazlı Ilıcak'ı okuyor musun?.. Hani bizim en Yandaş (!) yazarımız.. Nasıl bir yürekle basın özgürlüğünü savunuyor.. Yazmakla kalmıyor, televizyon davetlerine de koşuyor.. Ekranlarda da ayni şeyi söylüyor..
Peki, senin Tarafsız (!) yazarın, Doğan gurubunun, Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun'a dar gelen Doğan gurubunun en son transferi Akif Beki ne yapıyor?..
Başta sen, gurubun muhalif yazarlarını, kendi patronunuza, Aydın Doğan'a ihbar ediyor.. "Bunları atmazsan, son günlerin popüler deyimi ile 'Tasfiye etmezsen' başına daha neler gelir" diyor.. Ahmet Hakan'ı okuyorsun değil mi?. Sabah'tan Nazlı Ilıcak değil, kendi safından Akif Beki ile savaşıyor, nedense?..
Sevgili Mehmet..
"Elmalar ve armutları kıyaslama çabası, herhalde sureti haktan görünüp, yapılanlara için için sevinmenin bir tezahürü olsa gerek" diyorsun. Böyle demeni yadırgamıyorum. Çünkü Sabah'ın kapanması için için değil, aleni çalışanları biliyorum.. "Herkesi nasıl bilirsin" demiş eskiler..
Hıncal Uluç 50 yıldır bu ülkede "Gazeteler yaşasın" tezini savundu.. Her fırsatta "Hıncal'ın özgürlüğü, Hürriyet'in varlığına bağlıdır" dedi.. Hıncal'ı herkes bilir..
Yıllardır tek hedefleri, Sabah'ı yok etmek olanları da..
Bu aptalca savaş bitmeli..
Gazeteler yaşamalı.. Köşeler de..