Yahu bu kadar mı güzel düzenlenir Veysel, Aşkın?.. Bu kadar mı güzel yorumlanır Veysel Duygu..
Ne zaman dinlesem gözlerim doluyor, o yaşamı anlatan muhteşem dizeleri..
"Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm ayni zamanda
İki kapılı bir handa
Yürüyorum gündüz gece.."
Yürüyoruz hepimiz.. İkinci kapının nerde olduğunu, ne kadar yaklaştığımızı bilmeden, gündüz gece yürüyoruz, ne halde olduğumuzu da bilmeden.. Yol ince, yol dolaşık, yol engebeli.. Tamam.. Ama Veysel'in dediği gibi uzun mu?.. Kim bilir?..
Ama yürüyoruz işte.. Ve de, menzilin ne olduğunu bile bile yürüyoruz, Veysel gibi şaşsak da.."Şaşar Veysel işbu hâle
Gâh ağlaya gâhi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece"
Önceki yıl akşam üzerleri Niş'te çalardı Aşkın ve arkadaşları.. Gider dinlerdim.. Veysel çalarlarken de ölürdüm..
Geçen yıl yoktu ortalarda Aşkın.. Bu yıl döndü.. Hem de ne dönüş.. Maçka Palas'ken Armani olan, şimdi yeniden otele Park Hyatt'e dönüşen o güzel mekânda, yüksek tavanlı, rahat, refah bir lobide, rahat koltuklara oturarak, o mutlu saatler/Happy Hours için düzenlenen o minik ve özel snack menüsünden seçtikleriniz eşliğinde Aşkın ve arkadaşlarını, Duygu, Yahya Dai (saksafon), Turgut Türkmenoğlu (Bas) dinlemek nasıl bir keyiftir, hele de Nişantaşı'nda çalışıyorsanız işten çıktıktan sonra, ya da Nişantaşı'nda dolaştıktan sonra, ama yemekten önce keyifli saatler için uğrarsanız da..
Salı, Çarşamba ve Perşembe orda Aşkın, akşam üzeri.. Perşembe gecesi ise, 11'den sonra 360'da.. Bu defa ekip daha geniş.. Gene Duygu.. Sonra Selen (Vokal ve key), Carlos Garcia (Vokal), Çağdaş Oruç (Saks), Yavuz Deniz (Trompet), Eylem Pelit (Bas), Volkan Öktem (Davul).
"Yani müzik işte bu" dedirtiyor Aşkın insana, hep!..