Ergun'un Pazar yazısı muhteşemdi.. Başlığı hariç!..
"Tavacı Recep'in öteki yüzü" yok. Olamaz.. Olmamalı.. Türkiye bir hukuk devletiyse, bu ülkede demokratik bir rejim varsa akla bile gelmemeli.. Ve de olanlar, bu ülkede ne kadar "Demokrat" kalem varsa, hepsi tarafından lanetlenmeli.. Hatta o demokratlar sokaklara düşüp gösteriler yapmalı.. Hatta hatta o demokratlar İçişleri ve Adalet bakanlarının derhal istifalarını istemeli..
Eğer gerçek, eğer yürekten, eğer adam gibi demokratlarsa..
Yani ya, "Demokrat" kisvesi altında AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'a yanaşmak ve bir "İkbal" kapmak niyetinde ve azminde değillerse..
Türkiye, demokrasi tarihinin en korkunç günlerini yaşıyor, farkında değiliz.. Ya da farkındayız da, daha korkuncu aldırış etmiyoruz. En korkuncu.. Alıştık!..
Herkes, ama herkes dinleniyor, hepimiz dinleniyoruz beyler.. Hepimizin her konuşması kayda geçiyor,deşifre ediliyor ve gereğinde sızdırılmak üzere dosyalanıyor, ağalar.. En özel, en masum konuşmalarımız bile artık bizim değil, paşalar..
Dünyanın en koyu dikta rejimlerinde dahi rastlanmayan bir "Büyük Birader gözlüyor" olayını bilim kurgu romanı olmaktan çıkardık, gerçek hayata uyguladık sonunda..
Sayın M. Ali Şahin!.. Adalet Bakanı..
Sayın Beşir Atalay!.. İçişleri Bakanı..
O makamlarda nasıl, hâlâ, hiçbir şey olmamış gibi sessiz sedasız oturabiliyorsunuz?.
Her gün, her saat bir dinleme skandalı yaşamaya başladı bu ülke.. Nerdesiniz?.. Anayasa güvencesi altındaki haklarımız ayaklar altına alınır, telefonda sevgilimizle konuşmaya bile korkar olurken, milletvekili olarak bu anayasaya bağlı kalmaya yemin etmiş, bakan olarak yürütmekle görevlenmiş sizler nerdesiniz?.
Yoksunuz.. Erkekliğin onda dokuzu kaçmak, biri hiç görünmemek kuralı gereğince yoksunuz..
Ergun "Türkiye'deki bu keyfi dinleme ve deşifre etmelere karşı" Avrupa Birliğini göreve çağırıyor. "AB'ye çağrı yapıyorum, çünkü içerde kimsenin uyarılara dikkat ettiği yok" deyişi eğer, bu ülkede İçişleri, bu ülkede Adalet Bakanı'nın yüzünü kızartmıyorsa, başka ne kızartır peki?.
Hiçbir şey yapamıyorsanız, "Ben burada oturmaya layık değilim" demeyi ve istifa etmeyi de mi bilmiyorsunuz?.
"Tavacı Recep'in öteki yüzü" yok Ergun.. Eğer hukuk, eğer demokrasi varsa yok.. Çünkü demokratik bir hukuk devletinde o band yoktur. Yok hükmündedir.
Bir yanda ülkenin başbakanı "Çankaya'yı istiyorum" diye bas bas bağıracak.. Öte yanda, başbakana yakın yayın organları, Çankaya'nın CHP'li başkanının özel konuşmalarını yayınlayacaklar.. Tesadüf mü?.. O kadar saf olmayın.. O kadar saf olmayın..
Yarın İzmir'in bandları da gelmeye başlarsa şaşmayın.. Ardından Şişli'nin.. Ardından Recep Tayyip Bey nereleri daha istiyorsa oraların?..
Çankaya Belediye Başkanının telefonu niçin dinlenir?.. Emri, izni kim vermiş, Sayın Adalet Bakanı?.. Böyle bir izin var mı, hiç merak etmez misiniz?.
Diyelim var.. Diyelim var.. Peki bu devlet kevgir mi?. Bu devlete ait gizli bilgiler, Beşiktaş Pazarına dökülür gibi, ona buna sızar mı, sızdırılır mı, Sayın İçişleri Bakanı?. Hiç mi rahatsız olmadınız, hiç mi merak etmediniz, hiç mi soruşturma gereği duymadınız Beşir Bey?. Nasıl İçişleri Bakanısınız siz?. Ruhunuz duymuyor sanki.. Ama bakın belki sizi de dinlenip kayda alıyorlardır ha!.. Ne olur ne olmaz, günün birinde Abdüllatif Şenercilik oynamağa kalkarsınız diye tedbir alıyorlardır belki..
Gülmeyin Sayın İçişleri Bakanı, gülmeyin.. Ülkeyi bu hale getirdiniz sonunda.. Yazdıklarım şaka değil, acı gerçeğin ta kendisi..
Adalet ve İçişleri Bakanları uyuyor, Sayın Milli Eğitim Bakanı.. Bari siz uyumayın.. Uyumayın ve ilkokullardan başlayarak Türkçe Dilbilgisi kitaplarını değiştirin. Değiştirin ki, yeni çekim örneğiyle gerçek kulaklara küpe olsun..
"Dinleniyorum, dinleniyorsun, dinleniyor.. Dinleniyoruz, dinleniyorsunuz, dinleniyorlar.."
Siz dinleyenler.. Aklınızdan çıkarmayın.. Sizi de dinliyorlar!..
M.Ali Bey!.. Beşir Bey!.. Bayramda iyi dinlenmeler!.
Dinlendiğinizi düşünerek nasıl dinlenebilirseniz artık!..