Abuzittincim,
Hafta içinde, Antalya'daydım. Perşembe günü yangın alanından hâlâ dumanlar tütüyordu. Hatta bi gün önce, Köprülü Kanyon'un birkaç kilometre berisinde yeniden patlayan alevlere helikopterler müdahale etmek zorunda kaldı.
Antalya'dan Alanya'ya giderken Serik'e geldiğinde sol tarafa doğru bak, biraz ileride, yanık araziyi fark edeceksin. Yanık ağaçlar sanki sonbaharın renklerine bürünmüş gibi. Yol boyu kilometrelerce gidiyor. Yangının çıktığı Karabük köyüne varabilmek için, 30 kilometre yanıktan geçtiğimi söylersem ne kadar ormanın yok olduğu konusunda fikir verebilirim.
Allah'tan alevler az daha aşağıya inip AntalyaMersin karayolunu aşarak denize doğru yürümemiş. O zaman pek çok turistik tesis şimdi yoktu. Bu yangında, benim anlamadığım çam kozalaklarının ve minnacık çam kabuklarının, rüzgârın etkisiyle, yer yer 2 kilometreden fazla uçup alevleri yayması. Gerçekten dehşet. Önünü kesmek mümkün değil. Orman teşkilatı çok iyi çalışmış..
Öyle köyler gördüm ki çepeçevre etrafı yanık.. Yani tamamen yangının içinde kalmışlar ama orman itfaiyesi (pek tabii köylünün de yardımıyla) köyü kurtarmış. Buna rağmen bazı yerlerde ilk müdahalede geç kalındığını söyleyenler var. Mesela alevlerin, rafting yapılan Köprü Irmağı'nın Taşağıl bölgesinde, geniş ırmak yatağından atlayıp Manavgat'a doğru ilerlemesi düşündürücü.. Karşı tarafta daha ciddi önlem alınamaz mıydı? Yangının başlangıç yeri, Karabük köyünde, bi evin henüz anız yapılmış arazisi. İçinden elektrik direkleri geçiyor ve olayı gören hemen bitişikteki komşuların anlattığına göre, rüzgârdan birbirine çarpan elektrik tellerinden düşen kıvılcımlar anızı tutuşturmuş.
Anız, biliyorsun, buğday toplandıktan sonra arsada kalan saplara, saçak köklerine deniliyor. Köylüler, araziyi temizlemek için anızı yakıyorlar ki bu da yanlış çünkü anız yakılmayıp da toprağa karıştırılsa gübreye dönecek ve toprak daha da güçlenecek..
Her neyse, yangının çıkışını görenlerle konuştuktan sonra ben de elektrik tellerinden saçılan kıvılcımların bu afetin başlangıcı olabileceğini düşündüm. Türkiye'de bu nedenle çok orman yandı ve de bu kafayla gidersek, yanacak da!
Yapılacak şey, orman arazisi ve yakınından geçen elektrik hatlarını toprağın altına indirmek. Karabüklü bi köylü vatandaş yangının başlangıç yerindeki elektrik direğini gösterip " Buradan günlerdir elektrik sıçrıyordu.. Söyledik ilgilenen olmadı" dedi.
Şunu bi kere daha belirteyim Abuzittin'cim, bu elektrik hatlarının mutlaka toprak altına alınması gerekir.. Böyle diyince devlet büyükleri "Ama bu çok masraflı.. Paa bulmak lazım" diyorlar.. Bulursunuz, bulursunuz.. Belediyeler eliyle yandaş müteahhit zenginleştirmek için yaptığınız harcamanın bi kısmını ormanlara ayırsanız, her yıl kilometrelerce elektrik telini toprağın altına taşırsınız.
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.
Kardeşin Güneş.
Tecellister@gmail.com