Türkiye onu attığımız her gol sonrası şeref tribününde, Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, UEFA Başkanı'nın yanında oturduğunu unutup, çocuklar gibi ayağa fırlayan ve kendisi gibi coşku ve heyecanla fırlamış karısına sarılan adam olarak hatırlıyor..
Türkiye bu çocuk ruhlu adamı bir anda sevdi ve onun hiç beklenmedik bir anda gelen ölümüne üzüldü. Sırf bu sahne yüzünden, hiç tanımadıkları Hasan Doğan'ın ardından ağlayanlara şahit oldum.
Ne var ki, medya olarak gene ipin ucunu kaçırdık. Hakkı Devrim ağabey ne güzel özetlemiş bizi..
"İki zaafımız.. Önemli insanları tanıtmakta yaya kalıyoruz. İhmalimizi ölüm ertesi telafi telaşımızla da gülünç duruma düşüyoruz.."
Düşünün.. Türkiye Kupası'nın adının Hasan Doğan Kupası olarak değiştirilmesini teklif dahi edenler oldu.
143 günde Türk futboluna ne yapılabilir ki, bu ülkenin en büyük iki futbol olayından birinin adı hak edilsin?..
Bu teklif geçmişteki başkanlara saygısızlık, inkâr olmaz mı?..
Orhan Şeref Apak'ın adını mesela, nereye verebiliriz o zaman.. Türkiye Cumhuriyeti'ne mi?.
Ben Hasan Doğan'la tanışmadım. Federasyon Başkanı olduğu zaman "Beni bir de benden dinleyin Hıncal Bey" diye görüşmek istedi.
Onu yoğun eleştiriyordum. Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'nin tüm sivil toplum örgütlerini, bu arada Futbol Federasyonunu ele geçirme projesinin temel taşıydı. Başbakan ve Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım el ele vermişler, Özhan Canaydın ve Yıldırım Demirören, hükümetin eline baktıklarından, gık diyemeyince, emellerine çok kolay ulaşmışlardı.
Doğan, Erdoğan'ın kardeş kadar yakınıydı. Kızlarının Amerika masrafların karşılayan, genç oğluna bir koca gemiyi 500 bin dolara satan oydu. Bunlar medyada uzun uzun yer almıştı..
Bir de meşhur İsviçre maçı öncesinin planlayıcısı olma ithamlarına yanıt verememişti, zamanın federasyon asbaşkanı olarak.
Çok sevdiğim ve inandığım dostlarım Haşmet Babaoğlu, Lütfi Arıboğan ve Kerem Ertan "Yakından tanımalısın" diye ısrar ettiler.. Onlara "Ben spora siyaset karışmasından hep nefret ettim. Ayinesi iştir kişinin.. Önce bekleyeceğim.. Birkaç eylemini göreceğim.. Hükümetin emri ve kontrolünde olmadığını hissedersem, o zaman ben kendim ararım" dedim..
Erken ölümü görev süresini çok kısaltınca, beklediğim gelişmeler olmadı. Görüşmemize de imkan kalmadı..
Nur içinde yatsın!..