Gözlerime de inanamadım, kulaklarıma da.. Yahu bir organizasyon bir yılda bu kadar ilerler mi?..
Çeşme Festivali'den söz ediyorum..
Geçen yıl nerdeyse "Bırakın bu işi" diyordum.. Bu yıl bir festival yapmışlar, "Eski günler yakındır" diye bas bas bağırıyor..
Erol Yaraş, başarının ardındaki adam.. Ege TV Genel Müdürü.. Dinç Bilgin okulundan yetişme o da.. 1984'te Los Angeles'te tanışmıştık.. Ben Olimpiyat izlemeye gitmiştim, Cumhuriyet adına.. Erol da Yeni Asır'dan gelmişti, foto muhabiri.. Aslında Dinç Bey'in jesti. Yeni evlenmiş Erol, balayına yollamış, patron..
Sonra İzmir'de yükseldi.. Şimdi Ege TV'nin başında..
Onun da içinde ukde, 80'li yıllarda dünya çapında olmaya başlayan Çeşme Festivalleri.. Fırsat bulur bulmaz kolları sıvadı.. Çeşme'nin çağdaş kafalı Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu da destek olunca..
Bu 19'uncu Çeşme Festivali, Erol'un üçüncüsü. Ben ilk geçen yıl gittim. Umutsuzdu durum, görünüşte..
Bu sene..
"Sıkı dur Akdeniz.. Yeni bir San Remo geliyor!.." Bir de İzmirli ve İzmir kökenli işadamları bonkör sponsor olurlarsa tadından yenmez..
İşi "Şarkı"dan "Şarkıcı"ya çevirmişler. Bu yarışmayı daha cazip, daha izlenir hale getirmiş.. Çok iyi de "Konuk" sanatçılar olunca, gece nasıl o saatlere vardık anlamadık bile..
Eurovision 2008'in Yunan Temsilcisi Ani Lorak yengemiz (Dört yıldır bir Türkle yaşıyormuş. Sunucu Şafak Karaman öyle tanıttı) müthişti.. Ama klarnetçi Vasilis ve Solist Sarandis, yani Saleas Kardeşler daha müthişti. İsveçli gurup Exposed fena halde gözlere hitap ederek Baharat Kızlar'ı anımsattı.
Amma velakin bana sorarsanız, gecenin yıldızı Bengü'ydü..
İzmirli bu dünya tatlısı kızı, yıllar önce Tele Pazar'da izlemiştim. Sunucumuz Nehir "Benim bir sınıf arkadaşım var. İyi şarkıcı" diye alıp getirmişti. İyiydi gerçekten.. Çeşme'de ilk defa canlı performansını izledim.. Harikaydı.. Bengü iyi bir menecerle bu yaza damgasını vurur, yakın gelecekte de, bu ülkenin bir numarası olur, o kadar yetenekli.. Sahneye o kadar yakışıyor..
Şafak'la yaptığı sunuculukları da harikaydı.. Ezber yok, kâğıttan okuma yok.. Her şey anında, içlerinden geldiği gibi.. Nasıl sıcak, nasıl içten, nasıl pırıl pırıl bir sunumdu..
Nehir meğer ne tehlike atlatmış.. Bengü'nün bu yanını sezsem, anında Tele-Pazar'a başlardı..
Son kısım doğru da, başı şaka tabii.. Nehir, gerek röportajları, gerek canlı sunumlarıyla, televizyonların en yetenekli sunucusu gelmiş geçmiş, bana sorarsanız.. Ama o oyunculuğu tercih etti sonunda.. Orda da harikalar yaratıyor ya..
Neyse..
Bu yıl Çeşme'ye inanın bir ayağım geride kalarak gitmiştim.. Gelecek yıl koşacağım..
Binlerce kez kutladığım Erol'a tek itirazım sahnede saatler boyu çalmadan duran beş adam için. Sanatçılar, kayıt üzerine canlı söylüyorlar. Yarı play back.. Bu saçma sapan giyinmiş beş adam çalar gibi dahi yapmıyor.. Gerek yok.. Sahne, ekran zenginliği başka türlü de giderilir Erol.. İnsanları kandırmanın gereği yok..
Eksiği çok az gecenin ikinci fazlalığı da Bengü'nün her şarkısında sahneye fırlayan dört kızdı. Bunlar dans gurubu falan değil. Kılıkları felaket.. Dans diye yaptıkları komik.. Öyle iticiler ki.. O dünya şekeri Bengü'yü tek görebilmek için çırpındım ama öyle sarmışlar ki kızın etrafını..
Özentilerden kaçın Bengü.. Dans gurubu istiyorsan, o dans gurubu olmalı, her şeyiyle.. Sen sahneye tek başına daha çok yakışıyorsun inan!..