Galatasaray kongresini etkileyecek iki isim belli, ama ikisi de ortaya çıkmamayı, saman altından su yürütmeyi yeğliyor..
İnan Kıraç ve Ünal Aysal..
İkisinin de başkanlığı söz konusu değil.
İnan Kıraç hayat boyu elini taşın altına koymadı, koyamadı. Kulübü hep, kendi seçtirdiği adamlarıyla uzaktan yönetmeyi hedefledi. Ünal Aysal'ın başkanlığına tüzük engel. Üyelik süresi, hatta gelecek kongrede bile seçilmesine yetmiyor.
Bu yüzden bu iki adamın ikisi de, çok farklı sebeplerle, kendi dediklerinden çıkmayacak bir başkan seçtirmek istiyorlar.
İnan Kıraç emir kulu gibi hareket eden Lisecilerin gücünü, bu defa Özhan Canaydın'ın arkasından çekti. Çeker çekmez de kazanma şansının kalmadığını gören Canaydın aday olmadığını açıkladı. Kıraç'ın yeni adayının Adnan Öztürk olduğu ortaya çıktı. Bu da Galatasaray'da bazı çevrelerin, yeni, taze, yıpranmamış umut olarak lanse ettikleri Öztürk'ün gençliği yanında ikinci zaafı oldu. Kulüpte içlerinde liselilerin de olduğu, hatta liderlik yaptığı anti liseci çevre, derhal İnan Kıraç hareketine yani Öztürk'e karşı birleşti.
Canaydın'ı en şiddetle eleştiren Alp Yalman, Faruk Süren, Fatih Altaylı ve ötekilerin şimdi Canaydın etrafında birleşme çabaları, aslında İnan Kıraç'ın yolunu kesme hamlesi..
Özhan Canaydın'ın "Tek aday olursam olur" demesindeki şifre de açık.. "Ben İnan Kıraç'ın adayına karşı çıkmam. Çıkarsam kaybederim."
Ünal Aysal hiç ortaya çıkmıyor ama, yoğun temaslar sürdürüyor. Ortaya çıkmamasının iki sebebi var. Bu defa doğru ata oynamak istiyor, bir.. Yıpratılmak istemiyor, iki..
Aysal, Galatasaray'ın kurtuluşunu profesyonelizmde görenlerin tek umudu. Bu yüzden kendini sakınması doğru.. Ancak kongreye de çok az zaman kaldı. Artık kararını vermesi ve "Varsa" eğer, programını ve içinde yer alacağı takımı artık açıklaması gerek.