ÇILGIN Dershane'nin ilkini eleştirmenler yerin dibine sokmuştu. Ben çok hoş vakit geçirdiğimi yazmıştım. Kolay, sevimli bir konu.. Birbirinden güzel kızlar.. Çok da iyi oynayan delikanlılar. Filme çok iyi yerleştirilmiş, eski kurtlar.. Cüneyt Arkınlar, Hande Ataiziler, Mustafa Topaloğlu, Pakize Suda, İlhan Daner, Yalçın Otağlar..
Seyirci benim tarafımı tuttu. Film beklenmedik gişe yapınca, ikincisi için kollar sıvandı.
Bu defa ilkinden çok daha umutlu, çok daha hevesli gittim Çılgın Dershane Kampta adlı ikincisine..
Nasıl bir hayal kırıklığı.. "İlkindeki kusurlardan da ders almış olarak" diyordum. Tersi olmuş. Kusurlar yerli yerinde.. Güzellikleri yok etmişler.
Bu defa insanı saracak, sürükleyecek bir konu kalmamış ortada. Aşk hikâyeleri de eğreti, Cüneyt'in dershanesini koruma çabaları da.. Filmi arka arkaya kurgulanan esprilerin götürmesi bekleniyor. Ama o esprilerin çoğu da ucuz. İğrenç. Güldürme yerine mide bulandırıyor. İki genç kızdan gök gürültüsü gibi yellenme sesi çıkarttırmanın nesi komik söyler misiniz?..
Kaldı ki, genç kızlar bu defa çok sıradan.. Nerde ilk filmin güzellik yarışmasından çıkmış gibi duran çıtır liselileri..
Eski tüfekler bu defa resmen harcanmış. Filmde Cüneyt yok.. Mustafa Topaloğlu harika bir beyazperde tipi bana sorarsanız. Bu kadar kötü kullanılabilir.. İlhan Daner ve Yalçın Otağ gibi ustalar ziyan.. Sibel Tüzün'ü tanıyamadım. Kızı yok etmek isteseler böyle oynatırlardı ancak..
Genç erkek oyuncular, ilkinde olduğu gibi gene çok başarılılar, ama bu, filmi kurtarmaya yetmiyor.