VALLA ilkine, o kadar çok "Aman ne güldük, ne güldük" dedi ki gören arkadaşlar sonunda kalktım gittim.
Damadı Öpebilirsin!.. Chuck & Larry!.
Adamın karısı ölmüş. Onun adına ödediği sigorta primleri yanmasın diye yeniden evlenmesi gerekiyor. O zaman sigorta yeni eşe naklediyormuş. Adamın hayatta güvendiği tek kişi çocukluk arkadaşı.. Ama o da erkek!.. İkisi de fena halde erkek üstelik, biri en romantik, öteki en azgın teke olaraktan.
İki erkek, Amerikan Sosyal Sigortalarını dolandırmak için evleniyor yani..
Komedi bu.. Amacı belli.. Eşcinsellik ülkede hızla yayılıyor ama, Amerikan toplumun büyük kısmı hala tepkili.. Bu defa heteroseksüeller üzerinden, eşcinselliği kamuoyuna kabul ettirme çabaları içinde, deyim yerindeyse bir eşcinsel PR filmi..
Hele de o Ölü Ozanlar Derneği efsane finali gibi, mahkeme salonunda daha önce tepki gösteren tüm meslekdaşlarının "Biz de, biz de" diye ayağa kalkmaları yok mu?.
Ben yer yer güldüm de, Adam Sandler'den pek haz etmediğim halde..
Film bu.. Karar sizin!..
***
Ötekini tam tersi bir meraktan seçtim.. "Yahu bu filmde hem Jennifer Lopez, hem Antonio Banderas oynuyor.. Kimsenin haberi yok, niye?.." diye.. İnsanın başına meraktan çok şey gelirmiş, bu da onlardan biri..
Sınır Ötesi..
Bordertown!..
Şimdi Amerikan sermayesi Meksika'nın Amerika sınırına televizyon ve bilgisayar fabrikaları kurmuş. Niye?. Çünkü Meksika'da işçi ucuz.
Meksika'da polisi ve bürokratları satın almak kolay. Yani işçiyi bedavaya, köle gibi, 24 saat çalıştırman mümkün. Amerikan sermayesinin başına bela olan ne sendikalar var, ne yasalar..
Amerikan Hükümeti de rezillikten memnun. Çünkü sınırdaki nehri geçip Amerika'ya sızan ıslak sırtlılar (Wetbacks) ülkenin en büyük yasa dışı göçmen derdi. Fabrika orda kurulursa, köle orda çalışır, Amerika'ya sızmaya çalışmaz..
Şimdi bunlar gerçek..
1993'ten itibaren bu fabrikalarda özellikle gece vardiyasında çalışan kadınlar eve dönerken tecavüze uğrayıp öldürülüyorlar.. Polisin resmi açıklaması 500 cinayet. Yerel gazetelere göre, binleri aşıyor.. Bu da gerçek..
Bu iki gerçek üzerine yapmışlar Sınır Ötesi filmini.. Amerikalı kadın gazeteci Lopez'le yerel gazeteci Banderas işin peşinde..
İyi değil mi?.
10 dakikalık bir belgesel olsa iyi.. Ama fevkalade çekici başlayan film gelişmiyor bir türlü.. Bildiklerinizi tekrar tekrar kafanıza sokmaya çalışıyor. Arada Ünal'a "Yahu bu film ilerlemiyor" dedim. Asıl sürpriz ikinci yarıda.. Film bitmiyor da.. Hiçbir şey çözüme ulaşmıyor.. Sinemadan çıkarken "Tamam da biz bu filmi niye seyrettik o zaman" diye soruyorsunuz.
Banderas'ın rolü tam göstermelik. Boş boş dolanıyor etrafta..
Jennifer Lopez mi?..
Film bitince seyretmiş yapımcılar herhalde.. Yönetmene "Bu nasıl J.L. filmi" demiş olmalılar ki, yama gibi duran bir 30 saniyelik büfe üstünde sevişme sahnesi eklemişler.
Boş verin!..