Birader Kemal'in İkea şikâyetlerine köşemde yer vermem iki işe yaradı. İlki.. Hoşuma gideni.. SABAH ve ben, bu ülkenin dışında da, günü gününe ve hem de nasıl okunuyoruz.. İkincisi.. Hoşuma gitmeyeni.. İkea adlı İsveç şirketinde, ne yazık ki, kraldan fazla kralcı Türk personel mevcut!..
İpek Uymur.. Avusturya.. "İkea aynen burada da ayni mantıkla çalışıyor. Bir koltuk altı, bir sehpa dört haftada.."
Engin Solakoğlu.. Belçika.. "Evimi İkea'dan döşedim. Her seferinde mutlak bir şey eksik çıktı. Dolabın kapağı, çekmecenin kulpu.. Saatlerce kuyrukta bekleyerek eksikleri tamamlamamız bir kaç ay sürdü. Belçika ile İsveç arasında gümrük de yok üstelik. Tek cümleyle.. 'Yalan söylüyorlar.' Bu İkea'nın düşük maliyet için uyguladığı politika. Az stok, sipariş üzerine üretim.."
Hikmet Ogan.. İngiltere.. "Londra'da öğrencilik yıllarım biter bitmez benim için İkea da bitti. Çünkü artık para kazanıyorum ve onlara muhtaç değilim. Bir şey almak, maazallah eve yollatmak, daha maazallah sipariş etmek ölüm. Tek kelimeyle ölüm.. 'Biz Türküz, bize böyle' değil yani. Dünyanın her yerinde ucuz etin yahnisinin lezzeti ayni."
Pınar Aksel.. İspanya.. "Ne Türkiye ikinci sınıf ülke, ne biz ikinci sınıf insanlarız. Sadece kendini büyük sanan ikinci sınıf şirketler ve kendilerine benzettikleri personelleri var. Biz Madrid'de İspanyolcadan başka dil bilmeyen ve müşteriyi umursamayan personelle mücadele ettik. Bir masayı stoklama rafından self servis rafına indirmeleri haftalarını aldı. Hep 'Yarın' deyip saat verdiler. Sonuçta kavga dövüş, kapanış saatinden sonra alabildik, bir gün. Eve siparişimizden farklı ürün gönderdiler. Montajcılar ürünü kırdı. 'Bizim ülkede müşteriye böyle davranılmaz' diye bas bas bağırdım. Biz aslında şanslıyız. Çünkü Türkiye birinci sınıf mobilyacılar ülkesi ve bizim İkea'ya ihtiyacımız yok."
***
Kemal'i çıldırtan şey, İkea'nın sistemi veya politikası değil, personelin umursamazlığı, kabalığı, arandıklarında bulunmayışlarıydı. Bir de sözleşmiş gibi "Avrupa'daki mağazalarımızda böyle sorunlar yok. Türkiye'nin gümrükleri malum. Problem de ordan çıkıyor" demeleri, Kemal'in "Tek ithalat yapan firma siz misiniz?" sorusunda da ortadan kaybolmalarıydı.
Kemal "İsveçli müdürden emir almışlar sanki" dedi..
Özcan (Karamahmutoğlu) "Yıllarca İsveç'te yaşadım. İsveçli böyle emir vermez. Onlar için müşteri memnuniyeti esastır" diye itiraz etti.
Haklı olabilir. Elçilik ve konsolosluklar dahil, yabancı kurumlarda Türk vatandaşlarına en kötü muamele edenlerin Türkler olduğunu anlatan sayısız mektup yağıyor yıllardır köşeme. Ben de bizzat yaşıyor, görüyorum.
Kraldan fazla kralcı bir milletimiz var. Yabancı kurumda işe girer girmez, kendini o milletten görüp, Türklere ikinci sınıf muamelesi yapmaya başlıyor..
Hani "Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış" örneği..
(Şimdi bir kısım halkım kaleme, klavyeye sarılıp, ırkçılık yaptığımı, bir ırkı aşağıladığımı iddiaya kalkar ya.. Kalkmasın. Bin yıllık folklörü değiştirecek halim yok.. Lafı anlamı yüzünden aldım buraya.. Özü yani.. Yoksa görünüşünü kast etme niyetim olmadığını en gerzek bile anlar..)
Son not.. Yazıya dünyanın dört bir yanından tepki yağdı. İkea'dan "Çıt" yok henüz..