EFENDİM, yeğenim Zeynep, ailenin "Uluç" soyadı taşıyan tek kızı, üniversiteyi bitirdi. İş buldu, Ankara'dan İstanbul'a taşındı.. Ev kuruyor.. Tabii tüm ailenin dikkati orda.. Babası, bilader Kemal, annesi Nükhet de geldiler.. Sıfırdan ev kurmak kolay değil..
"Çok güzel şeyler varmış ve her şey varmış" dedi, Kemal, Nükhet'le birlikte Ikea'nın yolunu tutarken..
"Ben hiç gitmedim, ama gidenlerden duydum, her gün, her saat tıklım tıklım doluymuş.. Bir sebebi olmalı" dedim..
Gittiler.. Kemal döndüğünde barut gibiydi.. Anlattı.
"Bütün gece mağaza görevlilerinin müşterilere yardımcı olmak yerine gösterdikleri ters ve kaba davranışları geçiyorum. Uzun uzun dolaşıp beş ürün seçtik, sarı etiketli olanlardan. Sarı etiketlileri alabilmek için önce mağaza görevlilerinden bir bilgisayar çıktısı almak lazım. Kırmızı etiketliler selfservis. Ürünlerden ilki bir gardırop... Görevli, bilgisayara gerekli kodları girdikten sonra bize gardırobun ön aynalı kapaklarının ve çekmece ön panellerinin stoklarında olmadığını, çekmeceler için 10 gün, aynalı kapaklar için bir hafta beklememiz gerektiğini ama gardırobu bunlarsız alabileceğimizi söylüyor. Telefonla takip ettiğimiz takdirde bu eksikler geldiğinde tamamlayacaklarını ve ilave nakliye ücreti talep etmeyeceklerini (lutfettiler) bildiriyor. Diğer ürünümüz yemek masası ve dört sandalye... Bilgisayar, sandalyelerin mevcut olduğunu (kırmızı etiketli) ancak yemek masasının (sarı etiketli) stokta olmadığını iki haftaya kadar geleceğini müjdeliyor... Üçüncü ürünümüz açılır kapanır mutfak masası ve tabureleri.. Bu sefer sarı etiketli mutfak masası var ama kırmızı etiketli tabure için iki hafta gerekli... İlla bir şey alacağız...İnat bu ya... Bu sefer banyo dolabı bulduk bir tane sarı etiketlilerden... Bilgisayar bizden baskın... Çekmeceler eksik bu kez... Birkaç güne gelirmiş.. Biz pes ettik beşinciye bakmadık artık."
Kemal'i üzen, öfkelendiren şey bu değilmiş, iyi mi?..
"Bunların hiçbirinin olmaması lazım ama olabilir. Beğenmezseniz bir daha gitmezsiniz. Asıl üzücü olan mağaza görevlilerinin gece boyunca tekrar ve tekrar bu eksikliklerin ve aksaklıkların Türk gümrüklerinden kaynaklandığını iddia etmesi.. Diğer ülkelerdeki mağazalarında bunlar yaşanmıyormuş, asla.. Kendilerine yabancı mal getirip satan tek kuruluşun Ikea olmadığını, başka yerlerde benzer durumlarla karşılaşılmadığını, gümrük mazeretinin arkasına sığınmamaları gerektiğini defalarca söylememe rağmen İsveçli yöneticilerinin talimatı olsa gerek biz çıkarken hâlâ gümrüklerimizi suçlamaya devam ediyorlardı."
Carrefour'un Fransızlarından sonra, Ikea'nın İsveçlileri..
Türkler ikinci sınıf insan.. Türkiye de zaten ikinci sınıf ülke..
Yeni sömürgecilik, güncel kapitülasyon bu olmalı zahir!.