Turizm Türkiye'yi kurtarır. Peki turizmi kim kurtaracak?.
İşte bu sorunun yanıtı pek umutvar değil..
Devletin turizmle ilgisi yok. Başka işlerinin yoğunluğundan turizmle ilgilenmeye vakit bulamayan Turizm Bakanı'na sahip bir ülkeden ne beklersiniz?. Bu ülkenin turizm politikası da yok.. Hiç de olmadı..
Bakın turizm sezonunun tam göbeğindeyiz. Bu göbekte bir de seçim var..
Hiç turizmden söz eden bir parti, lider, geçiniz "Aday" çıktı mı karşınıza?..
Bu ülkeyi kalkındıracak sektörden insanları aday listelerine özellikle alan bir siyasal partiye rastladınız mı?.
Böyle bir ortamda bile gündeme, akla gelmezse turizm, sorunlarını çözebilir mi?.. Mümkün mü?.
Antalyalı ana muhalefet lideri Deniz Baykal'ın dahi zerre umurunda değilse turizm, suçlu kim, sorumlu kim?..
İşte söylüyorum..
Turizm sektörünün ta kendisi..
İsim mi istiyorsunuz?..
Özer Saraçoğlu.. Benim can kardeşim.. Kardeşten yakınım Özer!..
Özer, Akdeniz'in en ünlü, bu ülkede "de luxe" otellerin olmadığı dönemde en gözde Club Otel Sera'nın içinde doğdu.. O zamanlar biz Antalya'ya gittiğimizde Konyaaltı'nda sazdan yapılmış salaşlarda kalır, en ünlülerin, yıldızların kaldığı Clup Otel Sera'nın ancak lobisinde bir kahve içerdik, gücümüz ona yettiğinden. Patron Feyzullah Bey, oğlu Özer'i yerine çok iyi hazırladı. Galatasaray Lisesi'nde okuyan Özer, dünyanın dört bir yanını dolaşıp, mesleğin inceliklerini öğrendi. Sadece Club Otel Sera'nın değil, tüm yörenin, tüm ülkenin sorunlarını belirledi. Çözümler düşündü. Medyadaki ve siyasetteki dostlarına ulaşarak destek aradı..
Eee.. Hâlâ niye sorumlu Özer?..
Çünkü Özer bunları tek başına yapmaya savaştı. Golyatlar ülkesinde Davut.. Yeldeğirmenlerine karşı Don Kişot..
Oysa Türkiye'nin eksiği, durmuş devlet çarklarını harekete geçirecek dev ve güçlü bir turizm lobisiydi..
Otelciler.. Tatil köyleri.. Buralara konuk taşıyan turizm acenteleri.. Uçak, otobüs şirketleri.. Turistleri bekleyen kent esnafı.. Kuyumcular, halıcılar, restoranlar, el işleri yapanlar.. Turizm işçilerini temsil eden sendikalar.. Turistik yerlere mal satan çiftçi temsilcileri.. İçki imal ve ithalcileri..
Arkasındaki maddi manevi gücü, oy potansiyelini düşünebiliyor musunuz böyle bir lobinin?.. Siyasal parti liderleri ayaklarına gelmezler mi?.. Onlara "Aman bize aday verin" diye yalvarmazlar mı?.
Böylesine güçlü bir lobi, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi duran medyayı da harekete geçirmez mi?.. Gazetelere bakın. En büyük gelir kaynakları, otel, tatil köyü ilanlarından.. Peki turizm sorunları için ayırdıkları satır?. Sıfır.. Parayı verenler, düdük üfürmeyi bile bilmiyorlar.
Çünkü bir araya gelememişler. Organize olamamışlar.. Bir turizm gücü olarak siyasetçilerin ve medyanın tepesinde bitememişler..
Lobiler kendiliğinden kurulmaz. Kim ön ayak olacaktı?..
İşte Özer!..
Genç.. Saygın.. Bilgili ve görgülü.. Öne düştüğünde insanları arkasına toplayabilir..
Daha kaç Özer vardır, sektörde kim bilir..
Ama kimse harekete geçmiyor. Bekliyorlar ki, birileri işi bitirsin, onlar da sefasını sürsünler.
İsim mi istiyorsunuz?.. Menderes Türel!..
Halis Antalya çocuğu. Tüm sorunları biliyor. Turizmin kentini, yöresini, ülkesini nasıl kalkındıracağının farkında.. Antalya Belediye Başkanı olarak güçlü. Arkasında iktidar partisi var, daha da güçlü.. Seviliyor ve sayılıyor, parti farkı gözetmeksizin..
Böyle bir lobinin kurulmasına rahatça önderlik edebilir..
Şimdi Özer ve Menderes el ele verseler.. Minik toplantılarla temel kararları alsalar. Sonra çağrı yapsalar.. Kartopu çığ gibi büyüse.. Turizm lobisi oluşmaya başlasa.. Kolay değil, zaman alır, ama kaybedecek bir şey kalmadı ki..
Efendim çeşitli dernekler var.. Geçiniz..
Benim yazılara ATSO, ATAV ve AKTOP sevinmiş. SABAH Akdeniz ekinde okudum. Nedir bunlar, bilmem.. Gazete açılımını yazma gereği dahi duymamış.. Siz duydunuz mu bunları?. Dediklerini.. Antalya içinde kendi kendine gelin güvey olunarak sonuç alınabilir mi?..
Bakın nerdeyse 15 gündür bu konuyu her gün yazıyorum.. Turizmciler için gökten zembille inmiş bir nimet değil mi?.. Değil.. Umurlarında değil. Yağmur gibi mektup, faks yağmalıydı bana bu internet devrinde.. Yahu bi zahmet teşekkür etmeye dahi üşeniyorlar. Böylesi tembel, böylesi savaşı yitirmiş insanlar bunlar..
Devlet hareket etmiyor.. Peki siz?.. Kendiniz ne duruyor, ne bekliyorsunuz?. Hareket edip, devleti de itsenize.. Tutan mı var?..
Sizin gibilere niye yardım etsin ki devlet.. Ağlamayana mama yok.. Siz oy potansiyeliniz olduğunu dahi gösteremiyor, beslediğiniz medyada dahi yer almayı beceremiyorsunuz.
Yaptığınız intihar rekabeti içinde birbirinizin gözünü oymak.. "O ölürse bana daha çok yaşam alanı kalır" hesapları yapmak..
O zaman da böyle sürünürsünüz işte..
Binlerce, on binlerce yatağı doldurmak için, her şey dahili 15 Euro'ya indirir, sonra da tasarruf için banyolardan, tuvalet kağıdını kaldırırsınız, ki gelenler de nefret etsin..
Kaybedecek boş yataklarından başka şeyleri kalmayanlar, birleşmeyi beceremezlerse, kurtuluş yok. Kimse heveslenmesin..