"Konuşmak susmanın kokusudur
Ya sus git, ya konuş gel, ortalarda kalma.
Yalan korkaklığın tortusudur Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.."
Özdemir Asaf
Önce Ganime Nalbantoğlu'na teşekkürlerimle, yolladığı Özdemir Asaf dizeleri için.. Bugün yazacaklarımı özetlemiş meğer benim sevgili şairim, zamanında..
***
Çocuk doğduğu andan itibaren tüm aile üzerine yüklenir, ağzından anlamlı bir ses alabilmek için.. Anlamsız sedalar bile kelimelere benzetilir "Çocuk konuştu" demek için.. Söylediği her laf, anında yedi düvele duyurulur, övünmek için..
"Müjdeler olsun.. Mama dedi.."
"Anne dedi, bak.."
"Hadi söyle de teyzeler duysun, Dede dediğini.."
"Babası bak, nasıl Baba diyor!.."
Çocuk sonunda bülbül gibi konuşmayı marifet sanar ve o an hayatın müthiş gerçeği ile karşılaşır.
Konuşması için çırpınanların hepsi sırt dönmüştür ona.. Bundan sonra hayat boyu duyacağı sözcük "Sus" olacaktır..
Ona hep susması öğütlenecektir artık.
Her yerde, her zaman, her konumda..
Ve bu, "Ahlak adına" yapılacaktır.. "Terbiye" adına..
Susmanın adı, terbiyedir çünkü ülkemizde..
"Hadi anne de, baba de, teyzeler görsün" diyenler, şimdi ayni teyzelere "Bakın ne terbiyeli, ne uslu çocuk.. İki saattir köşede sessiz sedasız oturuyor, gıkı çıkmadı" derler..
Us, akıl demektir.. Susmak da, akıllı ve terbiyeli olmak..
Amerikalı köşede iki saat susup oturan çocuğunu ruh doktoruna koşturur oysa, "Bunda bir şey var, aman" diye..
"Söz gümüşse sükut altındır" lafı, çocuğun belleğine yazılan ilk atasözü olur.. Ardından, Allah'ın insanlara niye iki kulak, bir ağız verdiği bilgisi gelir.. İki dinlemek bir konuşmak için..
Çocuk artık susacaktır. Evde büyüklerin, mahallede ağabeylerin, okulda öğretmenlerin, askerde üstlerin, işte şeflerin, müdürlerin, patronların yanında susacaktır..
Hayat ona öğretecektir ki, "Başının belaya girmesini istemiyorsan, susacaksın.."
İşte ben buna isyan ettim hep..
"Konuşmayı" teşvik ettim yaşam boyu..
Susmak bir halt değildir. Konuşmak her şeydir. Hakkını aramak, seni ezmek isteyenlere boyun eğmemek için konuşacaksın. Köle olmamak, eğilmemek için konuşacaksın.. Seni susturmalarına izin vermeyeceksin.
Susup oturmaktansa, Asaf'ın dediği gibi, kaba olmayı göze alıp konuşacaksın.
Okurların yarısı yazılarıma isyan etti.. "Tuğbaların, Elaların nasıl yanında olursun" diye.. Şaşırmadım..
Konuşmayı öğrendikleri üç yaşından itibaren konuşmanın terbiyesizlik, saygısızlık, ayıp olduğu eğitimi ile beyni yıkanmış bir toplumdan ne beklersiniz ki?.
Konuşma özgürlüğü bir devrimdir. Başkaları tarafından verilmez. Önce insanın kendi beyninde oluşmalı..
Bu beyin yıkanması ile yetişmiş yazarlar da fena halde saldırdılar, başkaldıranlara.. Popülist yaklaşıma düştükleri için alkışlanınca da, marifet sandılar.
Tuğba Ekinci olayında özür diledim. Yazdıklarımdan değil. O yazıların arkasında nasıl gururla durduğumu ve duracağımı bu yazı anlatmıştır buraya kadar.. Ben Tuğba Ekinci adına özür diledim.. Tüm genç kızlara örnek gösterdiğim bir başkaldırı simgesinin bu kadar ucuz satılmasına tahammül edemedim ve özür diledim.. "Tuğba ya şov yaptın, ya korktun. Her iki halde de, beni ve benim gibi arkanda duranları sattın" dedim.
Nitekim o geceye kadar, halk oylamasında hep birinci olan Tuğba, bu defa sonuncu oldu.
Arkasından Ela çıktı. İzlemedim. Sevgili Yüksel "Elamı buldum" deyince, tahmin ettim ki, yeni başkaldıran odur. Dilerim sonu Tuğba'ya benzemez. Dilerim sonuna kadar, dik durur.. Kaba da olsa, dik durur.
Yoksa Zeynep Tokuş gibi sahte kibarlık ve terbiye içinde en çirkin oyunları oynayanları mı tercih edersiniz.. "Hâlâ karar vermemiş" miş.. Vermez tabii.. Millet merak edecek ki, Pazar akşamı ekran başında toplanacak, reyting gelecek. Yapımcı da eşek değil ya, karşılığını öder elbet..
Siz kim oluyorsunuz ki, gençler, bu kerametleri kendilerinden menkul jürilerin önünde konuşma, onların aşağılamalarına yanıt verme, eleştirileri üzerine soru sorma hakkını kendinizde buluyorsunuz..
Onlar jüri.. Yarı Tanrı.. Olimpos dağından inip gelmişler.. Ezilip büzülecek, baş eğeceksiniz.. Onların bir hafta göklere çıkarıp, ertesi hafta "Jüri nasıl tahammül etti" deme hakları vardır, ama sizin "Bu bir hafta içinde ne oldu da.." diye sorma hakkınız yoktur. Olamaz..
Orası "Terbiyeli Maymunlar" yarışmasıdır.. Kim en terbiyeliyse o kazanır, hâlâ öğrenemediniz mi?.