İKİ film izledim bu hafta.. İki roman uyarlaması..
Patrick Süskind'in 18. yüzyıl Fransasında geçen enfes bir gerilim romanı Koku'yu bir nefeste okumuştum!.. Filmi de ayni ölçüde güzel.. Hatta daha da güzel..
İyi yazılmış bir senaryo.. İyi çekilmiş, iyi oynanmış bir film.
Paris o zaman Avrupa'nın en büyük, ama en pis kenti. Hele Balık Pazarı, leş.. Jean Babtiste (Ben Whishaw) burada doğuyor işte.. Tahammül edilmez kokunun içinde.. Ama bir eşsiz yeteneği var. Her türlü kokuyu hissediyor, beyninde.. Ve bu yeteneğini geliştirecek bilgileri de ona Parisli parfüm ustası Baldini (Dustin Hoffman) öğretiyor.
Baldini çırağına bir de Mısır efsanesinden söz ediyor.. Bir firavun mezarından çıkan "Son" kokudan.. Her koku 12 esanstan oluşuyor. Dördü kalp (Sürüldükten sonraki ömrü birkaç dakika olan üst koku), dördü ruh (Birkaç saat devam eden etki), dördü temel (En uzun süre kalan bu).. Bu efsane kokuda sadece, 13'üncüsü de var. Bu 13 esanslı parfümü koklayan kendini cennette sanıyor. Jean Babtiste, hayatını bu 13'üncü esansı bulmaya adıyor işte.. Birbirinden güzel kızları öldürüp, onların kokularını kullanarak, 13 esansı tamamlamaya kararlı..
Film müthiş.. Final, daha da müthiş..
Ancak merak ettiğim bir şey var.. Koku'da, tüm kasaba halkının katıldığı, herkesin herkesle seviştiği bir gurup seks sahnesi var. Eşcinsellik, lezbiyenlik dahil.. Hepsi çıplak yüzlerce insan birbiriyle sevişiyor.. Bu filmi, bir de bunca şiddet içerirken, 13 yaş ve yukarısına uygun görenler, mesela Neşeli Gençlik'te mahzurlu ne buldular da, onu 18 yaş sınırına çektiler?.
İngiliz tiyatrosunun başarılı Hamlet oyuncusu Ben Whishaw ve kısa rolünde gene dev Dustin Hoffman'ı izlemek ayrı bir keyif..
Bu filmi görün.
* * *
Öbür uyarlama Somerset Maugham'dan The Painted Veil!.. Duvak!.. Bir zamanlar Greta Garbo oynamıştı. Romanı okumadım, ama filme bayıldım.. Aşk, sevgi, öfke, kin, nefret, cinsellik, aldatma, aldatılma üzerine yığınla karmakarışık duygu gidip geliyor, iki insan arasında.. Ağırlık kadın ruhunda filmde.. Tanıdığım pek çok kadın, Naomi Watts'ta kendisinden bir parça bulacaktır. (Benim hayatımda aynen böyle biri oldu, mesela.) Edward Norton gibi erkeklerin sayısı az da olsa..
Film, Çin devriminin ilk ışıklarının yandığı yıllarda geçiyor.. Zaman ilginç.. Seçilen mekân rüya kadar güzel.. Müzik deseniz, harika.. Norton her zamanki gibi olağanüstü. Bu film için Norton tarafından bizzat seçilen Watts da çok çok iyi..
Duvak'ı özellikle gençlerin görmeleri gerek.. Öğrenecekleri, tartışacakları çok şey var..