Bir ülkenin başına gelecek en kötü şeylerin birincisidir, o ülke insanının adalet ve güven duyularının zedelenmesi.. Türkiye bugün büyük ölçüde bunu yaşıyor.. Adalete ve güvenlik güçlerine inanç fena halde sarsıldı. Yeni Ceza Muhakemeleri Usulü (CMUK) yasasını izleyen gelişmeler, ardından polisin de boş vermesi ile ülke bir suç cennetine dönüştü. Halk gazetelerde okuduğu haberlere inanamaz oldu. Her gün bir başka şok, bir başka şaşkınlık yaşıyor..
En çarpıcı, en acı örneklerden birini Hrant Dink cinayetinde yaşadık..
Şimdi bakın..
Yasin Hayal diye birisi var. Dink'i öldüren Ogün'e silahı veren ve "Git öldür" diyen kişi..
Kim bu Yasin?.
2004 Ramazan ayında, McDonald's'a bomba atıp, 5'i çocuk 6 kişiyi ağır yaralayan terörist.. McDonald's'a bomba atınca, solcu olmalı.. Değil.. Tersine fena halde sağcı. McDonald's'ı, Ramazan'da oruç tutmuyorlar diye bombalıyor.. Duruşması sırasında yığınla sabıkası olduğu da ortaya çıkıyor, ama mahkeme "Tutuksuz" yargılanmak üzere serbest bırakıyor..
Bombalı bir terör eylemini gerçekleştiren kişi, hem de terörün kol gezdiği günümüzde serbest bırakılıyor. Sebep.. Yaralananlardan hiçbiri davacı olmamış.. İki önemli soru var..
1. Niye kimse davacı olmamış?.
Çünkü devlete ve onun güçlerine güven yok. Davayı geri almazlarsa, başlarına daha kötü şeyler gelebilir.
2. Altı kişinin ağır yaralandığı bir bombalı terör eylemi ne zamandan beri şikâyete bağlı suç oldu?. Savcının işi kamu adına davayı sürdürmek değil mi?..
Yasin elini kolunu sallayarak gezmeye başlıyor.. Hem de "Eylemler devam edecek. Amerika ve işbirlikçilerini cezalandıracağım. Yaşasın Bin Ladin" diye bağırarak.
Şimdi bu kimlikte birisini o il polisinin izlemesi, peşine istihbarat elemanları takması gerekmez mi?..
Bugün öğreniyoruz ki, Trabzon Polisi gaflet ve dalalet içinde.. Yasin gezmekle kalmıyor, kendine bir çete kurup onlara kırlarda atış talimleri yaptırıyor, yeni tetikçiler yetiştiriyor. Ogün bunlardan biri..
Bunlar olurken Trabzon Valisi, Trabzon Emniyet Müdürü ne yapıyor?..
Hem de dün Fatih yazdı.. Başta Sabah, pek çok gazete, Trabzon'daki bu tehlikeli gelişmeye aylar önceden dikkati çeker ve "Daha çok şey olacak" diye uyarırken, beyler tam bir gaflet uykusu içinde sırtüstü yatıyorlar..
..Ve bu Vali, bu Emniyet Müdürü hâlâ görevde tutuluyor.. Anında işten el çektirilmeleri gerekirken..
***
"Hrant Dink koruma istemedi.."
İstanbul Vali ve Emniyet Müdürü'nün gafletlerini örtmek için sığındıkları gerekçe bu..
Oysa 1991'de yürürlüğe giren Terörle Mücadele Yasası (TMK) Hrant Dink'in korunmasını amir.. "Terör örgütlerinin hedefi haline gelen veya getirilenler hakkında gerekli koruma tedbirleri devlet tarafından alınır" deniyor.. İki ayda 2 binden fazla tehdit alan birisi hedef değilse kim hedeftir?.
İstanbul polisi istihbarat şubesinin, özellikle radikal internet sitelerini gün gün izlemesi gerekmiyor mu?. Bu sitelerde Hrant Dink açık hedef gösterilmiyor mu?.
Yasa bir yana, ayrıca Danıştay, güvenlik güçlerini "Açık hedef haline gelenleri koruyun" diye uyarmadı mı?.. Uğur Mumcu cinayetinin ardından Danıştay "Terör örgütlerinin açık hedefi haline gelenler için 'Korunma istemediği' savunması kabul edilemez. Böyleleri istemeseler de korunmak zorundadır. Yasanın açık ve kesin hükmü karşısında gerekli koruma tedbirlerinin alınmayışı açık bir hizmet kusurudur" tarihi kararını vermedi mi?.
Şimdi İstanbul Valisi Muammer Güler, Hrant Dink'i koruma gereği duymadıkları kentte, koruduklarının listesini açıklayabilir mi?.. Hiç ihtiyacı olmadığı halde, şov yapmak için koruma ile gezenlerin listesini.
Açıklayamaz. Utanır açıklayamaz.. "Gizlilik" bahanesine sığınır. O zaman, toplasın 5 büyük gazetenin genel yayın müdürünü listeyi onlara göstersin, off the record..
Yığınla lüzumsuz adamı, senin benim vergilerimle koruyan İstanbul Valiliği Hrant Dink gibi bu ülke için içerde dışarıda çok önemli bir açık hedefi koruyamıyorsa, görevini yapmış sayılır mı?..
Görevini yapmayan, yapamayanların İstanbul gibi önemli bir ilin başında hâlâ ne işleri var?..
Valinin sözlerine bakar mısınız?.. Güler misiniz, ağlar mısınız?..
"Efendim Agos gazetesi önüne devriye çıkardık.."
Devriye çıkardın da, onun için Ogün sabah erkenden geldi, gazetenin kapısına konuşlandı, gitti, geldi, sonunda elini kolunu sallaya sallaya Hrant'ı vurdu ve gene elini kolunu sallaya sallaya kaçtı..
Nerde devriye?.
Güldürmeyin insanı Sayın Güler.. Gazete de, onun yönetmeni de açık hedef iken Agos'un önüne bir polis kulübesi koymak çok mu zor, çok mu masraflıydı?.
Etrafta polis kamerası bile yok. Boğaz manzarası seyretmek için dahi kurulan o MOBESE kameralarının en yakını Agos'a 200 metre ki, kimse teşhis edilmesin. Civardaki özel şirketlerin kameraları var Allah'tan..
Şimdi yasanın amir hükmüne ve Danıştay'ın tarihi uyarı kararına rağmen, Hrant Dink'i korumayarak, "Açık görev kusuru" işleyen İstanbul Vali ve Emniyet Müdürü de hâlâ görevde..
Aslında İçişleri Bakanı'nı sarsması gereken bu açık seçik, bu bağıra bağıra "Geliyorum" diyen cinayetten sorumlu tutulan tek bürokrat yok yani, ne cinayetin aylardır tezgâhlandığı Trabzon'da.. Ne de rahatça, alay eder gibi açık seçik işlendiği İstanbul'da..
Şimdi bu ülke insanının güven ve adalet duygusu yara almaz da ne yapar?.
Köpekler salınmış, taşlar bağlanmış.. "Herkes kendi başının çaresine baksın. Devlet yok" denmiş, açıkça..
Bu ülkede hükümet, bu ülkede muhalefet, bu ülkede Meclis var mı peki, yaralı parmağa işeyecek?..
Bugün.. Hemen.. Daha fazla vakit geçirmeden?.