Siyasetin spora bu kadar fazla bulaşmasının bedelini Türkiye ödeyecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın isteği ile Futbol Federasyonu'nu ele geçirmek üzere harekete geçen güçler, seçim kongresini toplayacak imza sayısına ulaştılar..
Bundan sonra ne olur?.
Kongre toplanır. Erdoğan'ın kukla ekibi seçilir. Haluk Ulusoy FIFA'ya gider.
Ondan sonrası facia..
FIFA, yeni federasyonu tanımaz. Eskisini muhatap kabul etmeye devam eder. Eski federasyon göreve iade edilene dek Türkiye ile ilişkilerini dondurur. Türk milli takımı ve Türk kulüpleri FIFA ve UEFA'nın organize ettiği turnuvalardan ihraç edilirler.
Türkiye büyük bir kaosun içine düşer. Büyükler dahil Türk kulüpleri batma noktasına gelirler. Milli takım, hani o "Kurban olam ayına yıldızına" perişan olur.
Hükümet direnemez. Ulusoy dönemini tamamlamak üzere döner. Olan da Türkiye'ye olur.
Neden bu kadar emin konuşuyorum..
Çünkü FIFA'yı içinden biliyorum. Başka bir tavır almazlar, alamazlar. Çünkü Türkiye'deki değişikliğin siyasi baskılar sonucu olduğuna FIFA'yı ikna için yeterli belge var. Başbakan Yardımcısı, Spor Bakanı'nın konuşmaları, iktidarın ne kadar işin içinde olduğunun kanıtı..
İddia ve Seyrantepe'nin adeta bir şantaj unsuru gibi kullanıldığını FIFA'ya kanıtlamaya gerek yok. Kanaat yeterli..
İddia konusunun, maaşları bile oradan gelen sıcak para ile ödeyen kulüplerin başına nasıl Demokles kılıcı gibi asıldığını göstermek için gazete haberlerini üst üste koymak yeterli.
Özhan Canaydın'ın niçin 180 derece dönüş yaptığını, Kulüpler Birliği'ni de nasıl zorladığını anlatmak için de gazete haberleri ve Canaydın'ın tersine dönen demeçleri yeterli..
Gerek FIFA Başkanı Blatter, gerekse UEFA Başkanı Johansson tarafından evlat gibi sevilen Haluk Ulusoy'un bu teşkilatları inandırması hiç de zor olmayacak.
Durum bu kadar açıkken, Türk spor medyasının, Cumhuriyet dahil, Recep Tayyip Erdoğan'ın peşine takılmasını anlamak mümkün değil.
..Ve de Aziz Yıldırım'ın tabii.. Geçen yıl şampiyonluğu kaybetme sebebini Haluk Ulusoy olarak gören Yıldırım, kendi kontrolünde bir federasyon için kolları sıvadı ve Erdoğan'ın paraleline girdi. Aziz Yıldırım'ın peşindeki Kutsal İttifak medyası da talimatlara uydu.
Bugün gelinen acıklı nokta asıl budur.
Türk spor medyasının acıklı hali bir kez daha gözler önüne serilmiştir.
Bu ortamda kurulacak "Kukla" Federasyonun başına geçmeye razı olacak adamı (!) da çok merak ediyorum..
Bakalım kim, adını bu batağa atacak?.