RESME baktım.. Ayşe elinde ödül duruyor.. "Yılın Köşe Yazarı" seçilmiş.. Kim seçmiş falan önemli değil.. Önemli olan, bu onun ilk ödülü.. Neler duyuyor acaba o anda.. İlk ödül öyle önemlidir ki..
Gazetecilik geçmişi o kadar küçük ki.. Kendisi gencecik daha..
Cıvıl cıvıl yazıları ile gençler kadar büyükleri de çekiyor o..
Tabii çorbada tuzum var, hep biliyorsunuz..
Bana yazılarını verdiğinde bayıldım.. Bizim gazetenin o zamanki yöneticilerine verdim.. Aylarca bekledi.. Bakmadılar biliyorum.. Bunun üzerine yazılarını köşemde kullanmaya başladım.. "Ayşe Arman'a özendi" demesinler diye de "Sevgi" takma adını koydum yazıların altına..
Bir gün Dinç Bey geldi odama.. "Bu Sevgi müthiş bir şey" dedi.. "Ona köşe verelim.." Dinç Bey patrondan önce gazeteci.. Kokluyor.. Ayşe'ye ödül kazandıran köşe öyle kuruldu..
Ayşe müthiş bir gazeteci.. Pazarları benimle söyleşi yapıyor.. "Yahu ben düşüncelerimi zaten her gün yazıyorum, bana ne sorarsın ki" dedim, onun sayfası pazar günleri benim köşemden fazla ilgi çekmeye başladı.. Beni benden iyi biliyor yani..
Sadece benimle değil, kiminle röportaj yapsa, olay olur, adım gibi biliyorum.. Kız gazeteci doğmuş çünkü.. İşe başlamadan dersini çok iyi çalışıyor.. Dolu dolu düşüyor işin peşine..
"Ne hissediyorsunuz.. Ne düşünüyorsunuz" gibi aptalca sorular sormuyor.. Karşınızda terletiyor sizi.. Terletiyor, söyletiyor..
Yıllarca gazete, dergi yönettim.. Ayşe gibi bir gençle çalışmayı çok isterdim.. Bana durmadan birinci sayfa, durmadan kapak getirirdi..