Müthiş.. Harika.. Dünya güzeli.. Eğer sinemayı seviyorsanız benim gibi, hemen alın başucunuza koyun.. Canınız sıkıldıkça açar, bakarsınız.. Hoş bir nostaljiye kapılır gider, eski günleri yaşarsınız..
"Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Film!.."
Adı böyle..
Yaşıma bakarsanız, kitap elime geç geçmiş.. 1001 filmi izlemeye pek vaktim yok..
Ama sinema merakımı bilirseniz eğer..
Sessiz sinema devrinden seçilenleri bir kenara bırakın.. Ben bu filmlerin çoğunu gördüm..
Sinemayı bu kadar sık, bu kadar iddialı yazma cesaretini de burdan alıyorum ya.. Daha üç film izlemiş yeni yetme, kerameti kendinden bir sıfatla "Eleştirmen" oluyor da, 60 yıldır hemen her hafta, çoğu zamanda hemen her gün sinemaya giden Hıncal niye susacak?.."
1001 filmin içinde her tür var.. Sanmayın ki, snob eleştirmenlerin kimse tarafından izlenmeyen filmleri seçilmiş.. Tersine.. Popüler sinemanın en güzel örnekleriyle beraber..
Fal tutar gibi rasgele bir sayfa açtım.. "Singing In The Rain" çıktı.. Yağmur Altında.. En sevdiğim, seyretmeğe doyamadığım filmlerden biri.. Hele filme ad olan şarkıyı söylediği sahne, Gene Kelly'nin.. Şakır şakır yağan yağmur onu ıslatmıyor.. Çünkü içi aşk, sevgi dolu o an.. Öyle mutlu ki.. Kaldırıma inip çıkarak dans ederken söyler, yağmur içine işlerken..
Çok severdim Gene Kelly'yi.. Çıplak gözle görme mutluluğuna da eriştim sonunda.. 1994 Dünya Kupası'nda Los Angeles'te Üç Tenorlar konserindeydim.. Sahnenin en önünde oturuyordu Gene Kelly.. Yanında da Frank Sinatra..
"Hollywood'a Saygı" diye bir bölüm vardı konserde.. Pavarotti, Domingo ve Carreras en ünlü film şarkılarını söylüyorlar..
Birden Sing In The Rain başladı.. Dev bir ekran var.. Gene Kelly'nin yüzü belirdi ekranda.. Ağlıyordu galiba.. Öylesine duygulanmıştı. Şarkı bitince, yanında duran karısının desteği ile ayağa kalkabildi.. 83 yaşındaydı. Ertesi yıl öldü..
1001 film içinde bir Türk Filmi de var.. Yol.. Şerif Gören'in, Yılmaz Güney senaryolu filmi..
Bir de adı Türk olan film.. Turks Frut ya da Turkish Delight.. Sinemada aşırı şiddet ve erotizmin öncüsü diye anılır, Paul Verhoeven'in filmi.. Zamanında (1973) büyük gürültüler koparmış, övüldüğünden fazla eleştirilmişti. Kıymeti sonradan anlaşıldı. Görmedim. Bizim sansürden geçmedi. Avrupa'da biz ordayken oynarmış. Cüneyt Koryürek tespit etmiş. Ama hava basmayı sever "Ben yaptım, siz yapamadınız" demeye bayılır. Gizlice tek başına gitmiş, dönüş yolunda ballandıra ballandıra anlatırken, filmi seyretmekten daha çok zevk aldığını belliydi.
Kitaptaki eleştiriyi okuyunca karar verdim. Dışarı gidersem DVD'sini bulacağım..
Bu arada.. Merak etmeyin.. Midnight Express yok..
Ön Kapağında Hitchcock var.. Sapık.. Psycho.. Arka kapakta Rüzgâr Gibi Geçti..
Caretta Kitapevi hazırlamış Türkçe'sini, Belma Taş editörlüğünde.. Harika bir baskı.. Fotoğraflar enfes.. Dünyanın en ünlü eleştirmenleri tarafından yazılan film yazıları çok güzel Türkçe'ye aktarılmış..
Dünya güzeli bir sinema kitabı.. Gerçekten harika.. Bu hafta sonumu onunla geçireceğimi bilin..