GEORGE Orwell'in Hayvan Çiftliği'nde, hayvanlar kendilerine eziyet eden, çok çalıştırıp az besleyen insanlara isyan edip, çiftlik yönetimini ele geçirirler. Artık kimsenin kimseyi ezmeyeceğini, her hayvanın eşit olacağı bir yönetim kurarlar.. Duvarlara sloganlar yazılır..
"Bütün hayvanlar eşittir!.."
Gel zaman git zaman, domuzlar ipleri ellerine geçirirler. İnsanlardan beter ezmeye başlarlar öteki hayvanları..
Bir sabah gizli bir elin tüm sloganların altına bir ilave yaptığını görülür.. George Orwell'in dünya durdukça duracak deyişi olur, yeni şekliyle bu laf..
"Bütün hayvanlar eşittir.. Ama bazı hayvanlar daha eşittir.."
Şimdi Türkiye'de manzara-i umumiye..
Bütün takımlar eşittir. Ama bazı takımlar daha da eşittir!..
Aslında "..lar" eki, lafın gelişi.. Bir tek takım var, daha da eşit olan.. Fenerbahçe..
Olay geçen hafta oldu. Düne kadar hiçbir spor sayfası, hiçbir spor şefi, hiçbir spor yazarı ima dahi etmeye cesaret edemedi.
Dün Ahmet Çakar, Sabah'ta patladı nihayet ve Türk medyasının onurunu kurtardı..
Evet ya!.. Tribünlerinde tabanca patlayan Fener'e ceza nerde?..
Geçen yıl, üstelik karar gerekçesinde "Maçla ve Beşiktaş'la alakası yoktur" diye açıklandığı halde, bir bıçak kullanıldığı için, hem de 24 saat içinde Beşiktaş'a üç maç seyircisiz cezası verilmedi mi?.. "Ev sahibi oldukları" için..
Geçen yıl medya daha ilk andan yeri göğü inleterek bu cezanın kesilmesinde baş rolü oynamadı mı?.
Peki şimdi üstelik bıçak da değil, tabanca.. Üstelik, tribünler boş görünmesin diye "Kapıları açın" emri veren Fenerbahçe Başkanı'nın şov merakı yüzünden, kontroller kalkınca içeri giren bir tabanca bu.. Yani Fener'in maçında, Fener'in yanlışı ile tribüne giren bir tabancanın patlamasının hesabı sorulmayacaksa, Beşiktaş'ın günahı neydi?..
Daha az eşit olması mı?.
Kutsal ittifak medyası korkar susar?. Federasyon "Bu federasyonu ben kurdum" diye dolanan Fener Başkanı'ndan çekinir, ağzını açamaz..
Soruşturma açtırmışlar.. Sevsinler.. Açtıkları gibi sessiz sedasız kaparlar..
Çelebi böyle olur, bizde eşitlik dediğin..
***
Eşitlik dedim de.. Dün Yılmaz Özdil de muhteşem bir yazı yazmış.. Vali, derbilerde rakip seyircilere stadları kapama kararı almış ya..
Oh keka.. Olay çıkınca, önlemek yerine yasak koy.. Hani "Şu okullar olmasa, Milli Eğitim'i ne güzel yönetirdim" diyen bakan usulü.. Yarın maçları da yasakla, bitsin..
Yöneticilik maçların uygarca izlenmesini sağlamaktır. Böyle faşizan yöntemlerle maçı tek takıma teslim etmek değil. Yapamıyorsan gidersin, yerine yapabilecek gelir.
Vali Güler'i yakından tanırım. Bu kararı alacak adam değil. Fener Başkanı'nın fevkalade tesirinde kalan bazı danışmanları ona bu fikri fısıldamış olabilirler.
Bu karar derhal değişmeli.. Bu karar, Türkiye için, Türk sporu için utanç vericidir. Türkiye'ye gelmemek için her fırsatı değerlendiren bazı çirkin Avrupa kulüplerinin eline en büyük kozu vermektir.
"Bunlar birbirlerinin maçına giremiyorlar. Biz oraya bir avuç seyircimizle nasıl gideriz?. Stada girenin can güvenliğini sağlayamayacağını İstanbul Valisi daha sezon başında ilan etmedi.. Hadi UEFA bu maçı tarafsız sahaya alsın" derlerse, gıkımız çıkabilir mi?.
Yılmaz Özdil haklı..
Vali Güler ya bu utanç kararını değiştirsin, ya da Anayasa'nın eşitlik kuralı gereğince, kendisi de Fener Stadı dışında maç izlemesin, İnönü ve Ali Sami Yen'e ayak basmasın!..