DÜNKÜ Sabah'ın manşetine Özlem Yılmaz kardeşim imza atmış.. Fevkalade dramatik, ama ayni zamanda belki de bir hayatı kurtaracağı için önemli bir haber bu. Yazana da, bu haberi gazetenin manşetine taşıyana da alkış.. "Yasemin'i yaşatalım" haberin başlığı. Vurucu, etkileyici bir başlık o da.. Her şey güzel, ama bir çift laf var ki içinde, bir çuval inciri berbat ediyor..
"Yasemin Goncagül'ün amansız hastalığa karşı verdiği mücadelenin.." diyor cümlenin başı..
Hastalık "Amansız" ise, nasıl, kimle, neyle mücadele edeceğiz Özlem?.. Ve niye?.. Koyver ucunu gitsin..
Okurlarını, sonu umutsuz bir savaşa nasıl davet edersin?.. Etsen de gelen çıkar mı?.
Hele Yasemin.. Zavallı genç kız.. Onu yaşatmak için kaleme alınan yazı "Amansız" diye başlarsa, o kızda dayanma, savaşma gücü kalır mı?.. Kaldı ki!..
Lösemi artık hiç de amansız değil.. Tedavisi en başarılı kanser türlerinden.. İlaçla, olmadı ilik nakli ile kurtarılan hasta sayısı sonsuz..
Haberi daha dramatik yapma uğruna kullanılan bu acımasız deyim, pek çok kanser hastasının ölüm fermanı..
Hasta yaşayacağına inanmazsa, tıbbın yapacağı bir şey yok çünkü.. İnsanı kanser değil, umutsuzluk öldürüyor, onu da daha ilk günden biz aşılıyoruz.. "Amansız!.."
"Amansız" diyerek önceden öldürüyor, sonra da kurtarmaya çalışıyoruz.
Olmuyor..
Amansız olan hastalık değil, bu deyimi kullanmayı çok seven medyamız aslında..