BODRUM'DA ikinci gün öğle üzeri Kısmet Lokantası'na taşındık. Ben tencere yemeklerini severim ya.. Yanımızda, ünü dünyayı sarmış Hüseyin (Sofra) Özer de var ya.. Herkeste bir heyecan.. Ben tezgâhtaki belli başlı yemeklerden tadacak bir tabak yaptırdım. Hüseyin de öyle.. İkimiz de tam not verdik. Kısmet, yolu Bodrum'a düşenlere fena halde tavsiye..
Akşama Küba'nın hemen orda Ali Kestaneci'nin yeni dükkânındaydık. Kestaneci'nin klasikleri, kendi adı ile anılan özel köfte, piyaz, perde pilavı, dillere destan irmik helvası aynen öyleydi. Burada ilk defa bir tahinli Kemal Paşa yedim ki, mutlak tadılmalı..
Ardından otele döndük.. Besim ve çocuklarını izlemeye.. İki bölümdü.. Anfide Mamma Mia!.. Daha geçen kış Londra'da izlemiştim. Orijinal playbackle çocuklar bir canlandırdılar bu efsane Mamma Mia'yı.. Alkıştan ellerim şişti. Ardından terasa geçtik.. Orada bizim vazgeçilmez Tıpatıp şov.. Yıldız Tilbe ve Muazzez Abacı taklitleri öldürdü milleti.. Hele o artık süper klasik Kalinka başlayınca, teras resmen, alenen yıkıldı.. Hepimiz geçen yıl bu şovu izlerken katılmak üzere olan ve kalbine güvenmediği için dışarı kaçan Kazım Baba'yı hatırladık. Besim muhteşem bir adam.. Bin alkış.. Çocukları, başta Ömer, Sedat ve Levent de, öyle..
Son gecemiz Hacıdan ve Neco'ya ayrılmıştı. Hacı Halikarnas'ın orda bir dükkân açmış, dünya şirini.. Yediklerimizi anlatmaya gerek yok. Hacı'nın adı, garanti damgası.. Marka..
Ordan vurduk Marina'ya.. Yat Klüp'te Neco var..
"Bu gece size bir 'Naftalin' repertuar sunacağım" dedi.. Bütün gece gençleri gözledim. En çok coşan, en çok katılan onlardı.. Neco, bir gösteri yaptı.. Sanat ile eğlencenin nasıl birlikte özümlenebileceğini kanıtladı. Bugünün popçularının söylemeğe dahi cesaret edemeyeceği en zor şarkıları, bahçeyi belediye otobüsü gibi ayakta ve tıklım tıklım dolduran 17'den 77'ye her yaştan seyirciye, eşlik, alkış, kıyamet arasında sundu. Etraftaki tüm gençleri dansa kaldıran Ertekin de, harika Rock'n Roll gösterileri ile gecenin ikinci yıldızı oldu.
Amerika'da Frank Sinatra ne ise, bizde Neco o!.. Müthiş söylüyor, harika söylüyor ve her defasında tıklım tıklım dolu Marina bahçesine ziyafet sunuyor..
Bu Neco bu kış, İstanbul'un en kalite klübünü taşır..
***
Belizia'da çok iyi ağırlandık. Recep kardeşimin organize edip Tatyana'nın yaptığı masajlarla resmen dinlendim.
Ama Bodrum'da benim yerim Marina Otel.. Deniz ve su ile ilgim yok benim. Ben kent adamıyım. Marina bembeyaz dekoru ile enfes bir butik kent oteli.. Her an işinin başında, her yere koşan genç Müdür Şenol Akkuş'u alkışladım.
Cadde üzerindeki divana gömülüp gelip geçenlere bakarken Kenan Usta'nın gerçekten olağanüstü Cheese Cake ve tiramisusunun tadına bakmayı ihmal etmeyin.. Otelde kalmasanız bile, bir ara lobiye girip Mimar Mehmet kardeşimin oraya heykel gibi diktiği 100 yaşındaki zeytin ağacına da bir göz atın.. Bu yaz bitmeden bir Marina hafta sonu yapacağım kısmetse..